Ahmet Midhat Efendi döneminin hace-i evvel diye anılan ve
yazı makinesi lakabıyla nam bulan bir ismi olduğunu defalarca yazmıştık. Bu kez
bir de şu ifadeyi ekleme yapmak istiyorum; Ahmet Midhat Efendi fikri seyyah
ustasıdır. O, dönemindeki insanları kâh
Amerika’ya kâh Paris’e ya da Fransa’da bir caddede seyahat ettirmiştir. Sadece
o dönemin mi? Bizi de Osmanlının ve o ülkelerin birer zaman makinesi içerisinde
gezdirdiğini saklayamayız.
Yazarımız Altın âşıkları isimli eserinde Paris’te bir konakta
başlayan cinayeti ele alıyor. Vitri cinayeti olarak kayıtlara geçen cinayet,
kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce bir konağa girip konak sahibinden
hizmetçilere kadar herkesin öldürülmesi ile başlıyor. Olaylar dönemin
gazetelerinde geniş yer bulmuş ve Ahmet Midhat Efendi’ye “Eski Mektuplar” isimli
eserinde olduğu gibi bir arkadaşının “Bu konuyu incele. Sizin gibi bir romancı
bu konuya baktığında ortaya acîp ve garîp bir roman çıkar” diyerek “Michel
kardeşler” üzerinden araştırma yapmasını tavsiye etmiştir.
Vitri cinayeti olarak başlayan tahkikat hep sonuçsuz kalmış
failler bir türlü bulunamamıştır. Aradan yıllar geçtikten sonra öldürülen malikâne
sahibinin ancak Michel kardeşler tarafından öldürüleceği halk arasında
söylentiye neden olur. Fakat deliller
olmamakla birlikte Michel kardeşlerden birisi olay günün de başka yerde
bulunduğunu ispatlamasıyla yine delilsiz kalır. Öldürülen malikânenin sahibi Du
Petit Val ve diğerlerinin ardından malikâne içerisinden hiçbir şeyin
çalınmaması dikkatleri çekmiştir. Yıllar
sonra ortaya çıkan ve çalınan ise lüks yemek kaşık takımları olduğudur.
Michel kardeşler altın aşığı ve bütün dünyaları altın ve
zenginlik olan sarraflık yapan kardeşlerdir. İkisinin de adı Michel’dir İkisi
de bekâr ve altın delisidir. İkisi de yıllarca paralarıyla her işi çevirmeye
muktedir olmuşlardır. Nihayet evlenmek istediklerinde ise herkes onları katil
diye suçladıkları için ne kadar paraları varsa da bu yaftayı üzerlerinden
atamamışlardır. Büyük Michel aşağıda izahını yapacağımız üzere katarakt
ameliyatı olmuş ve daha sonra vefat etmiştir. Küçük Michel ise yıllarca bekâr
yaşamış olmasına rağmen evine gelen temizlikçi kadına gönül vermiştir. Kadın
evli olmasına rağmen Michel’den bir de çocuğu olmuştur. Kadının kocası elbette bu zengin adamdan
faydalanmak için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüş ve çocuğun Michel’den
olduğunu bilmesine rağmen ses çıkarmamıştır.
Yıllar sonra Michel’in çocuğunun haylaz ve yaramaz olmasından
dolayı bütün serveti yok olmuştur. Geride ise Michel kardeşlere okunan lanetler,
beddualar kalmış ve bu dünyadan göçüp gitmişlerdir.
Teferruatı ve kapsamı geniş olan bu nadide eser elbette oldubittiye
getirilecek kadar kısa anlatımla izahı mümkün olmayan bir eserdir. Özellikle
yazar sizi alıp bir labirentin içine koyuyor ve o labirent başka labirentlere gidiyor.
Okurken nerede olduğunuzu unutacak kadar karmaşıklık içinde yer alıyorsunuz ama
kişiler sahneler ve olaylar elinizdeki en iyi ipucu niteliği taşıyor.
Katarakt ameliyatı için yazarın vermiş olduğu örnek mükemmel
derecede ve hiç duymadığım bilgileri yazmış olması beni şaşırtıyor. Bölgede
yaşanılan farklı hikâyelere yer vermesi sanki yazarın orada yıllardır yaşayan birisi
gibi anlatması yine beni şaşırtıyor.
Şayet eserin takrizini değil de tetkikini yapmış olsaydık,
Ahmet Midhat Efendi’nin yoğun ve sıkıntılı geçen dönemlerinde ele aldığı
yurtdışı çalışmalarını, dönemin katarakt ameliyatına neden olan sebeplerinin
bilimsel açıklamalarını, anlatım ve kurguculuk
vasıflarını incelerdik. Diğer bütün eserlerinde de olduğu gibi Altın Âşıkları
isimli eserinden de birçok değişik unsurları öğrenme şansı bulduk.
Nihayetinde mükemmel bir eserin daha sonuna gelerek sıradaki
Ahmet Midhat Efendi eserine geçiyoruz. Mesâil-i Muğlâka…
KİTABIN ADI : ALTIN ÂŞIKLARI
YAZARI : Ahmet Midhat Efendi
ÇEVİRİ : Ali Şükrü Çoruk, M. FAtih Andı, K. Yetiş
SAYFA : 97 / TDK
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?