ARKA KAPAK YAZISI:
Çehov: (1860 - 2 Temmuz
1904): Rus
hikâye ve oyun yazarı. Taganrog'da doğdu. Moskova Tıp Fakültesini bitirdi. Kısa
bir süre doktorluk yaptıktan sonra kendisini tamamen yazarlığa verdi. 1891'de
sürgündekilerin durumunu incelemek için Sibirya'ya gitti. Avrupa'yı gezdi;
birçok ünlü yazarla tanıştı. 1899'da Rus İlimler Akademisine alındı. Ancak
Gorki'nin akademiden çıkarılması üzerine 1902'de istifa etti. Uzun süre çektiği
veremden Almanya'nın güneyindeki Badenweiller'de öldü.
Çehov, ince ayrıntılara dayanan kısa hikâye türünün en
büyük yazarlarından biri kabul edilir. Oyunlarında ihtilâl öncesi umutsuz bir
atmosfer içinde yaşayan soyluların ve aydınların iç dünyasını başarıyla
sergiler.
Kitap, 26 kısa öyküden oluşmaktadır. Hepsi de
dönemin ele alındığı ve o döneme ait zaman-mekân ilişkisi içerisinde yazılmış
öykülerdir. Çehov, Rus edebiyatının önemli isimlerinden birisidir. Fakat
“Düşünür” isimli bu kitap, çeviriden dolayı mıdır, yazarın karamsarlık ve/veya
dönemin buhranının verdiği duygu durumundan mıdır bilinmez ama vasat kaldığını
söylemeliyim. Bütün öyküler geniş bir hayal dünyasını, derinlemesine insan
temasını ve geniş kapsamlı mekân anlatımı sağlıyorsa da “kurgu hep eksik
kalmış” hissini de yaşatmıyor değil. Fakat biz bunu şöylede yorumlayabiliriz;
Yazar Realizm etkisindedir. Ve hayat felsefesini Çehov’un “öykü,
yazıldıktan sonra başıyla sonu atılmalıdır. Çünkü biz yazarlar, en çok o
bölümlerde, başta ve sonda yalan söyleriz. Kısa yazmalıyız, elden geldiğince
kısa.” sözlerinden ele almalıyız. İşte o zaman “vasat” kelimemiz yerinde
utanacak ve duramayacaktır.
DÜŞÜNÜR
Cezaevi müdürü Yașkin'in evinin bahçesinde
Eğitim müdürü Pimfov ile aralarında geçen tatlı bir atışma öyküsüdür.
" Evet, her şey gereksizdir... İnsanlar da,
bilimlerde, cezaevleri de, lapa da... Hatta siz bile!"
YAȘLILIK
Mimar Uzelkov, on sekiz yıl sonra doğup büyüdüğü
kente bir iş için dönmek zorunda kalmıştır. Eski arkadaşı ve avukat olan
Șapkin'i ziyaret etmiştir. Șapkin yıllar önce Uzelkov'un boşanma
sürecindeki yaşadıklarını anlatmıştır...
" Eski günler ne kadar kötü olursa olsun
bundan daha iyidir"
MUTLU ADAM
"Doğa, insana belli bir yaşa gelince
sevmeyi dayatıyor. Bu dönem geldi mi sev seve bildiğin kadar!"
AVCI
"İnsanın içine özgürlük düşüncesi yerleşti
mi bir daha o duyguyu atamaz!" diyor Dmitri Ivaniç'in konağında avcılık
yapan Yegor Vlasiç.
AİLE BABASI
Stepan Stepaniç Jilin, karısının ve çocuğunun
kendince daha iyi olmalarını istemektedir. Kendince doğruları söyleyerek ve
ikiyüzlülük yapmadan eleştirmektedir. Ama kendince... Ya karısı ve çocuğunca?
UYKU SERSEMLİĞİ
Mahkeme salonunda bir avukatın mahkeme esnasında
hayallere dalması ve hayal ettiği kadının tanık sandalyesinde olduğunu bile
unutmasını konu alan bir öykü.
TATİLCİLER
İki yeni evli çift beklenmedik şekilde
misafirlerinin gelmesine üzülmüş olsa da sevinmiş gibi yapmak zorunda
kalmışlardır.
SİNİRLER
Mimar Dimitri Vaksin, ispritizma gösterisine
gitmişti (korku türü anlatım ve gösteri) eve geldiğinde korkudan bir türlü
uyuyamıyordu. Karısı da evde yoktu. Korkusunu yenmek için evin hizmetçisini çağırmak
zorunda kalmıştı. Hizmetçi kadın adamın kendine karşı kötü niyette olduğunu
sanmış ve odasına gitmişti. Dimitri hala korkuyor, duvardaki amcasının resminin
kendisine göz kırptığını sanıyordu. Daha fazla dayanamayıp hizmetçinin odasına
kendisi gitmek zorunda kalmıştı. Öyle ki korkudan elbiselerini bile giymeyi
unutmuştu. Hizmetçi kadın hala onun kendisine sarkacağı düşüncesindeydi.
Dimitri ise sadece bir güvenli yer derdindeydi. Bir müddet sonra odanın bir
kenarında sızıp kalmıştı. Sabah erkenden karısı gelmiş ve kocasını iç çamaşırı
ile hizmetçinin odasında uyurken görmüştü.
YAYIN BALIĞI
Önce iki kişinin sonra çobanın ve daha sonra ağa
ile Vasili'nin de dahil olduğu 5 kişinin bir balığı suyun içinden çıkarma
mücadelesi ve ellerinden kaçırmasını konu alıyor.
YOLUNU ŞAŞIRANLAR
Avukat, arkadaşını da yanına alarak evine doğru
giderler. Gece karanlık ve avukat sarhoştur. Evinin penceresinden içeriye
karısına seslense de içeriden ses gelmeyince pencereden içeriye girmek zorunda
kalır. İçerisi tavuk ve horozla doludur. Avukat şaşkınlık içerisinde anlam
veremediği duruma ancak evin sahipleri tarafından yakalanınca anlayacaktır;
yanlış eve gelmiştir.
AH ŞU
KADINLAR
Sesi kısılan bir öğretmen için uygun bir iş
ayarlayan müdür, kendi karısından, belediye başkanının karısından, defterdarın
karısından Polzihin isimli gencin daha önce öğretmene söz verilen iş bölümünde
çalışması için baskı uygularlar. Çaresiz müdür en sonunda pes eder ve işi
Polzihin'e vermek zorunda kalır.
(Şahsi yorumum; dünyayı kadınlar yönetmiyor ama
yönetenleri yönetiyorlar... )
AH ŞU
İNSANLAR
Bașkondüktör Podtiagin bir karar alır; içkiyi
bırakacak ve işine dört elle sarılacaktır. Hemen kararını yerine getirmek ister
ve gecenin ikisinde bilet kontrolüne başlar. O sadece işini daha iyi yapmak
ister ama sonunda aldığı karar "Çalışmazsan kızarlar, çalışırsan kızarlar.
En iyisi içmek" olur.
ÜNVANLAR
KALDIRILDI
Asteğmen Vivertov'un öğrendiğine göre bütün
ünvanlar kaldırılmıştı. Ama o bunu kaldıramamıș ve üst makamlara ünvanı ile
dilekçe yazmıștı.
(Muhtemelen eski Rusya'nın kominizm ve baskıcı
politikalarının bir sonucu gereği alınan karara itiraz süreci kaleme alınmış)
AŞÇI KIZ
EVLENİYOR
Bir evin așçısı olan Pelageya'nın bir arabacıyla
evlenme sürecini küçük bir kız çocuğu Grișa tarafından değerlendirildiği bir hikâye.
(Kıtlama şeker ile çay içilmesi, araba
kullananların içkiden uzak durması o dönemin Rusya’sındaki yansımasını
görebiliyorsunuz.)
KÂBUS
Kâbus önyargılı olmanın sonucunun işlendiği
harika bir hikâyedir. Kunin, köye yeni gelen papazı bir türlü sevmemiştir. O açgözlü,
üstüne başına dikkat etmeyen, kendisiyle konuşulduğunda dinlemeyen birisidir.
Kunin " Böylesilleri neden din adamı yaparlar? Zaten insanlar dinden iyice
uzaklaştı. Oysa daha iyi birileri gelmiş olsaydı..." diye düşünür. Ve üst
makamlara bu açgözlü papazın görevden alınması gerektiğini anlatan bir mektup
yazar. Oysa hiçbir şey düşündüğü gibi değildir. Ve yazdığı mektuptan utanır.
SAÇMA BİR ADAM
İşinden sıkılan ve çaresizlik içinde olan
Nevırazimov herkes eğlenirken kendisi çalışmak zorunda olmasından çok
bunalmıştı. Bir öte bir beri gelen hamamböceğine sinirlenmiş ve cama
yapıştırmıştı.
KADINLARIN
ȘANSI
Tümgeneral Zapurigin'in cenaze törenine sadece
kadınlar alınıyor, erkekler cenaze alanına alınmıyordu. Bunun üzerine erkekler
kadınların her yerde hep şanslı olduğu konusunda konuşmaya başlarlar.
"Kont veya prens mi olmak istiyorsun, bütün
dünyayı feth etmen gerekecek. Ama bir genç kız, kontun önünden eteğine
sürtünerek geçerse kontes oluverir"
ATLA
İLGİLİ SOYADI
Emekli
korgenaral Buldeyev’in dişi ağrıyordur. Votkadan sigara dumanına kadar ne
yaptıysa ağrısını dindirememiştir. Evdekiler de üzüntü içerisinde ne yapacağını
bilememektedir. Evin kâhyası içeri gelir ve “Efendim tanıdığım birisi var. Ona
telgraf çekelim sizi okusun üflesin anında dişinizin ağrısı geçer” demiştir.
Buldeyev “Bu diş ağrısı şeytana bile telgraf çektirir. Hemen yazın telgrafı”
der. Kâhya “Sayın Bay Yakov Vasilyiç…” yazar ve soyadını yazacağı sırada
Vasilyiç’in soyadını unutur. Buldeyev neden durduğunu sorduğunda kâhya telgraf
çekeceği kişinin soyadını unuttuğunu söyler. Tek hatırlayabildiği ise ATLA
İLGİLİ bir soyadıdır. Evdekiler atla ilgili ne varsa söylerler; Aygırov, Tayiç,
Dorukin, Toynakin, Yağızov… Hayır… Herkes düşünmeye devam ediyor. Hatta
çocuklar aklına geleni odalarından bağırıyor; Troykayiç, Özengiyev! Hiçbiri
değil, düşünmeye devam ediyorlar; Beygirov, Beygirski…Eğerliyev, Midilliyev…
Hiçbiri değil… General daha fazla dayanamaz ve dişçinin gelmesi için haber
gönderir. Dişçi dişi çekmiş general ağrısından kurtulmuştur. Bahçede hala
düşünmeye devam eden Kâhya koşarak içeri girer;
-Buldum,
generalim, buldum! Yulafov!
NUMARACILAR
Uyanıklık yapan ve hastalığının doktorun verdiği
ilaçla iyileştiğini söyleyen hastalar, doktoru gururlandırarak doktordan maddi bir
şeyler koparma derdindelerdir. Hastalardan biri de aynı şekilde doktorun
verdiği ilaçlar sayesinde iyileştiğini ve fakir olduğu için ondan arpa tohumu
istemesi üzerine gelişiyor. Doktor "Siz beni mutlu ettiniz.
Ben tohumları alır size veririm" demiştir. Yaşlı adam güya sevinçten
ağlamıştır. Gözlerini silerken cebinden bir kâğıt düşmüş fakat fark etmemiştir.
Hasta gittikten sonra doktor kâğıdı alır ve açar. Görür ki hastaya verdiği
ilaçlar kullanılmamıştır.
MASKE
Şımarık fakat çok zengin bir gencin maskeyle
gelip okuma odasındaki herkese hakaretler etmesi ve daha sonra maskesini
çıkarmasıyla herkesi mahcup ettiği bir hikâyedir.
GEREKLİ ÖNLEMLER
Küçük bir kasabadaki sağlık denetleme kurulu işyerlerini
denetlemek isterler. Fakat bazı dükkânlarda bir şeyler yer bazılarında içerler.
İçlerinden birisi "Keşke sık sık böyle bir araya gelsek de hep denetleme
yapsak" der.
MEZARLIKTA
Üç arkadaşın bir mezarlık ziyareti sırasında
eski tanıdıklarının mezarları başında anılarını anlatmasını ve o gün mezarlığa
üst üste cenaze gelmesiyle oradan uzaklaştıklarını anlatan bir hikâyedir.
ÇIKAR EVLİLİĞİ
Mımrina dul bir bayandır. Kızının düğününde
davet ettiği bir adam elektrikten bahsederken konu gelinin annesine, damada
hakarete kadar uzar. Anladığım kadarıyla Mımrina damatla bir anlaşma yapmış ve
damata ödeyeceği parayı eksik ödemiştir. Ertesi gün damatla Mımrina kavga etmiş
ve kuş tüyü yastıkları yırtıp pencereden savurmuştur.
YAŞAYAN TARİH
Çevremizde de " şu çocuk doğduğu zamanlar"
diye bir zaman tabiri vardır. Șaramikin de geçmişi yâd ederken çocuklarının
yaşını sorarak o zamanlarda yaşadıkları zamanın değişimini anlatıyor.
HAMAMDA
"... Eğitim fakirlikle birleşince erdem
olur. Senin aklın ermez böyle şeylere!"
SON TÜR
Soylu bir kadının (Şişman ve çenesiz) kocasına
karşı (zayıf ve çelimsiz) tavırlarının yer aldığı bir hikâye. Kadın soylu
birine yakışmayan hareketlerde bulunan kocasından şikâyet edip duruyor. Kocası
da karısının korkusundan sadece bir köşede oturuyor.
26 hikâyenin kısaca içeriklerini yazdığım bu
çalışmada çeviri konusundan kaynaklanan anlam bozuklukları yüzünden
zorlandığımı söylemeliyim. Bir ilginç yakaladığım husus ise; 26 hikâyenin
içinde geçen isimlerin hiçbirinde tekrar geçmemiş olmasıdır. Her hikâyede farklı
isimler kullanılmıştır.
ESERLERİ:
Öyküler
Besleme
Korkulu Gece
Kara Keşiş
Marangozun Köpeği Kaştanka
Bir Taşralının Öyküsü
Bütün Öyküleri
Asma Katlı Ev
Belalı Misafir
Küçük Köpekli Kadın
Oyunlar
Ayı
Evlenme Teklifi
İvanov
Martı
Orman Cini
Üç Kızkardeş
Vanya Dayı
Vişne Bahçesi
Öksüzlük
Tütünün Zararları
KİTAP ADI: DÜŞÜNÜR
YAZARI: ANTON ÇEHOV
ÇEVİREN: VOLKAN ÜNAL
YAYINEVİ: EZR
SAYFA: 152
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?