1887-1888 Yıllarında
Ahmet Midhat'ın kendi çıkardığı Tercüman-ı Hakikat gazetesinden tefrika
edilmiştir.*
ARNAVUTLAR SOLYOTLAR
Ahmet Midhat Efendi’nin kaleme aldığı
bu eserde bizi garip bir haneye götürerek başlıyor. Orada Arnavut korumalarının
olduğunu görüp yukarı üst kata çıkıyoruz. Yine Arnavut korumalarının bulunduğu
oda da bir hasta adam yatıyor. Anlaşılan o ki yaralı ve son anlarındaki bu adam
bir umut direniyor. İçeriye bir kadın giriyor. Eftimi isimli kadın hasta
yatağında olan Rüstem’in yanına geliyor. Onun bitkin ve bitmiş hali karşısında
kimseye göstermeden kendi kendini hançerliyor. İçeri de şimdi bir değil iki
ölümün pençesinde insan var.
Ahmet Midhat Efendi eseri buradan
itibaren geçmişi alarak anlatmaya başlıyor. Tarihin tecellesine müteakip
Arnavutların lideri olan Ali Paşa’ya geliyoruz. Ali Paşa himayesindeki
askerlere olan güveni neticesinde ihtilaflı olduğu Solyotlar’dan toprak
istiyor. Solyotlar ise kadın erkek demeden vatanlarını muhafaza edeceklerini
beyan ediyor. Bunun üzerine Solyotların başında bulunan Çavillas’ı esir
ediyorlar. Çavillas esir mühletinde Ali Paşa’ya “Madem bizim topraklardan
sürgün olmamızı istiyorsunuz ve siz de bizden başka bir yere taşınmamızı
sağlayacaksınız o zaman ben de kabul ediyorum” diyor. İşi sağlama almak isteyen
Ali Paşa “Seni gönderirim fakat oğlun senin yerine gelecek” diyerek Çavillas
oğlunu getirttirir. Bunun üzerine Çavillas gider ve hemen mektup yazar.
Mektubunda “Oğul bulunur ama vatan bulunmaz. Biz savaşmaya hazırız” der. Fotos’un
başına en güvendiği, sevdiği ve gözü gibi bildiği Rüstem’i bırakıp savaşa
gider.
Rüstem ve Fotos arasında arkadaşlık
kurulur. Savaşta ağır zayiat veren Ali Paşa, Fotos’u ve esir düşen 69 askeri öldürecektir.
Fakat Rüstem şiddetle karşı çıkar ve öldürülmelerini istemez. Aralarında
yaşanan münakaşa neticesinde Ali Paşa “Madem, bir Solyot Hristiyan’ını kolluyor
ve onun için sen de canından vazgeçiyorsun o zaman hepiniz buradan gidin. Bir
daha gözüme görünmeyin” diyerek kovuyor. Fotos, kendisi için görevinden ve yurdundan
olan Rüstem’i kendi memleketlerine götürür ve orada Çavillas’ın zevcesi
Fotos’un üvey annesi Mosho’ya misafir edilir. Fotos ve Rüstem’in dostluğu Soli
nahiyesinde göze batmakta türlü söylentilere neden olmakta olsa da Rüstem artık
onlardan birisi olmuştur. Rüstem’e casus diyenlere karşı diğerleri “Hem Ali
Paşa’nın adamı olsa bunca zaman hiç mi bir açık vermezdi” diyerek zanlarından
vazgeçmişlerdir. Fotos’un Maryola ile
olan nişanına az bir zaman kala Eftimi Rüstem’e yöresel oyunlarını öğretmekle
görevlendirilir. Bu samimiyetin neticesinde aralarında birbirlerine karşı büyük
bir aşk başlar. Bir gün bir kaya ardında gizlice buluştukları sırada kilisenin
papazının konuşmalarını duyar. Onlar Rüstem’in soliden kovulmasını ya da
öldürülmesini konuşmaktadırlar. Bunu da ancak Boçaris’in öldürülmesi yahut
terk-i diyar etmesi ile mümkün olacağını konuşurlar. Bu meseleye Eftimi ve
Rüstem şahitlik edince durumu tetkik için toplanırlar. Boçaris ise bunun
neticesinde gitmeyi karar alır. Onunla beraber nahiyenin yarısı da ona
katılarak Soli’yi terk ederler.
Bir gece Rüstem saklandığı ağaç
kovuğunda bir adamla konuşuyor. Ona her şeyin yolunda olduğunu nahiyenin kısa
zaman sonra ele geçeceğini bildiriyor. Bu adam (her ne kadar yazmak istemesem
de malum üzere) Ali Paşa’dır. Ali Paşa ise hemen bu adamlara mektup gönderterek
“Biz her ne kadar ayrı bir millet olsak da aynı karındaşlarız. O yüzden
sizlerin zorda kalmasını istemediğim için sizlere maaş bağlamak istiyorum” diye
mektup yazar. Amacı Boçaris ve adamlarını tamamen kendi tarafına çekmektir.
***
Eftimi gizli gizli geldiği mağarada
çocuğunu emziriyor, onunla ilgileniyor ve kör dadıya emanet edip geri
gidiyordu. Rüstem’den çocuğu olan Eftimi onu koruyabilmek için kör bir dadıya
emanet etmek zorunda kalmıştı.
Rüstem
birkaç defa daha Ali Paşa ile gizlice görüşmüş fakat savaş ve Solyotların
öldürülmelerini kati emirle bildiren Ali Paşa ile Rüstem arasında bu kez ciddi
bir ayrılık yaşanmıştı. Rüstem ise daha önceden güvenlerini kazanmaya çalıştığı
Solyotlara iyice sırtını dayamıştı. Ali
Paşa, Solyotlara savaş açmış fakat Solyotlar bu savaşta Rüstem’in sayesinde
galip gelmişlerdi. Ali Paşa bunun da intikamını almak için blockhouse denilen
yapıyı yaptırmış ve o sınır hattını ihlal eden Solyotlar öldürülmeye
başlanmıştı. Solyotlar açlıktan kırılmak derecesine gelmişlerdi. Tek gıda
yardımına o sınır hattından geçerek ulaşabilecekler fakat oradan geçenin ölüsü
Solyotlara ulaştırılıyordu. Yine Rüstem’in cesareti ve liderliği ile o sınır
hattından geçilmiş ve bütün halka yetecek kadar gıda taşınmıştı.
***
Ali Paşanın, Edirne dolaylarında
çıkan bir karışıklık için gitmesinin ardından göreve vekaleten oğlu Veli Paşa
gelir. Veli Paşa ise hemen Solyotlarla anlaşma yaparak karşılıklı şekilde
kimsenin kimseye zarar vermeyeceği hususunda anlaşma yaparlar. Bu salahiyet dâhilinde
Rüstem ve Eftimi’nin kızı da büyümüş artık mağaradan gün yüzüne çıkmaya
başlamış hatta Maryola dahi bir torun gibi candan ciğerden sevmeye başlamıştır.
Mükrime, ailenin neşesi ve güzidesi olmuştur.
Velakin Hıristiyan Eftimi’nin
Müslüman Rüstem’den olan bu çocuğu karışıklığa ve bir takım sıkıntılara neden
olur. Bunun üzerine Fotos suçlu bulunur ve sürgün edilir. Çünkü onun suçu
Rüstem’i Solyo’ya getirmekti. Bazı
gruplar ise (Solyotlardan) Mükrime’yi feci şekilde öldürmüşlerdir.
Fotos ve karısı ise Ali Paşaya
gitmişler ona sığınmışlardı. Durumdan haberdar olan Ali Paşa bir mektup yazarak
Rüstem’e hem kızının hem de solyotların intikamını alacağını fakat son kez bir
görev yapıp papazı da kendi taraflarına çekmesini söylemiştir. Mektubu götüren
Aliş isimli eski arkadaşına “Ben intikamımı paşa olmadan da alırım. Bunu kendim
yapacağım” diyerek mektuba ret cevabı verir. Fakat Rüstem oyun yapacağı için
Ali Paşa’nın nezdine papazla birlikte mektup yazarlar. Bu mektupta papazın ve
Rüstem’in memnun olduğunu, papazın zaten kendilerine meyyal olduğunu yazarlar.
Buna mukabil Fotos ve karısının Soliye avdetinin sağlanmasını eklerler. Aliş’i
de bu memnuniyete şahit tutarlar ve gönderirler.
Soli halkının içten içe birbirlerine
karşı kin ve nefret ortamı git gide artmakta neredeyse birbirlerine düşecek bir
hale gelmişlerdi. Bütün durumu kontrolü altında tutan Rüstem yine büyük bir
oyun oynayacaktır. Halkın içinden Fotos ve adamları da sürgün edilip Ali Paşaya
sığınmışlardır. Kısa süre sonra Fotos, Ali Paşaya Soliden haber getirmek üzere
geri gönderilir. Fotos’ta babası gibi gider fakat geri dönmez. Bunun üzerine
Ali Paşa bütün askerlerini toplayarak Soliye karşı muharebeye başlarlar. Her
yeri yakıp yıkarlar. Papaz ise cephaneliğe girerek kendiyle beraber orayı
patlatarak Ali Paşaya zayiat verdirir. Solili kadınlar da yüksek bir yerden
saldırıya geçerler ve yakalanacaklarını anlayınca önce kucaklarındaki
çocuklarını uçurumdan aşağı atarlar ardından da kendilerini atarak öldürürler.
Hikâyede gizli bir kahraman daha var;
Şehsuvar Bey… Şehsuvar Bey’de diğer taraftan Ali paşanın askerlerinden bir
kısmını gizlice ele almış onlarda Ali Paşa nezdinde saldırıya geçmişlerdi. Ali Paşanın
niyeti Soliyi ele geçirmekse Şehsuvar Bey’in niyeti Mükrimenin intikamını almak
içindi. Askerlere kendini belli etmemek için adını değiştiren Rüstem, bu
saldırı esnasında çok ağır yaralanır.
İşte hikâyenin başında anlatılan
kısım ise tam da burada başlıyor ve ağır yaralanan Rüstem, Ali Paşa tarafından
korumaya ve tedavi altına alınıyor. Eftimi de kocasının öleceğini düşünerek
kendini hançerlemiş olsa da sonunda ikisi de iyileşiyor hatta tekrardan düğün
dahi yapıyorlar.
Evet… Bugüne kadar Ahmet Mithat
Efendinin onlarca eserini okuyan birisi olarak okumakta ve yorumlamakta en çok
zorlandığım kitap bu olmuştur. TDK’nın basımında ve Nuri Sağlam ile M. Fatih
Andı’nın hazırladığı bu eser orijinale en yakın çeviri olmasından dolayı
anlamakta ve olayları bir araya getirmekte çok zorlandım. Elbette sebebi
Osmanlıca kelimelerin diğer basımlarına göre daha fazla olmasından dolayıdır.
Eser içerisinde anlatılan olaylar
gerçek yaşanmış olaylardan alınmış olup, yazarın kitap içerisinde de söylediği
üzere Rüstem, Eftimi ve bazı kişilerin hikâyeleştirilmesi için yazıldığını da
belirtmiştir. Bu minvalde son değerlendirmem şudur; Arnavutlar hile ve
zorbalıkla Soli nahiyesini ele geçirmişler ve Soliler de iyi niyet ve savaşçı
ruhlarıyla son nefeslerine kadar mücadele etmişlerdir. Bakış açısı her ne kadar
Osmanlıdan kopan memleketlerin başına gelen türlü sıkıntıları anlatmak olsa da
benim anladığım bu olmasa gerek…
KİTAP ADI : Arnavutlar Solyotlar
YAZARI : Ahmet Midhat EFENDİ
YAYINEVİ : TDK 2002/ 227 SAYFA
HAZIRLAYANLAR : NURİ SAĞLAM-M.FATİH ANDI
*Tefrika resim ve bilgileri için:
http://eresearch.ozyegin.edu.tr/handle/10679/4811
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?