Ahmet Midhat Efendi külliyatını
okumaya, yazmaya ve tanıtmaya adadığım şu az saatlerimin kıymetli
dakikalarından birini yine verdiğim FENNÎ BİR ROMAN YAHUT AMERİKA DOKTORLARI isimli
eserini de kısa süre içerisinde bitirdim.
Hikayemiz önce Amerika’nın
tanıtımıyla ve sıradan bir Amerikalının karakteristik yapısını tanıtarak
başlıyor. Öncelikle şunu da belirtelim ki eser 1888 yılında yazılmıştır.
Aslında ilk yazımı 1887 yılında olmuş fakat Tercüman-ı Hakikat'te tefrika edilmiş olmasıyla 1888
yılında basılmıştır. Edebiyatımızın fennî türde kaleme alınmış ilk
romanlarından olduğunu söyleyebiliriz.
Aynı binada aynı katta ayrı
dairelerde oturan Doktor Bovlay kendisinden yaşça daha küçük ve herkesçe güzel July
ile evlidir. Diğer dairede ise bekar ve azimli bir doktor olan Gribling
oturmaktadır. Doktor Bovlay hayatını çeşitli denemelere adamış, zehirler içmiş
ve bu denemelerinin insanlık için nasıl bir değişikliğe yol açacağını
gözlemlemiştir. Karısı bu durumdan hep şikayet ediyor olsa da Bovlay ölüme adım
atmaktan geri kalmıyordu.
Gribling ise arkadaşının bu
çalışmalarını takdirle takip ediyor hem Bovlay’ın hem de July’nin gözüne
giriyordu. O ise yeni geliştirdiği bir çeşit mumyalama cihazı olan
Galvonoplasti üzerinde deneyler yapıyor ve bu cihazla hangi nesne yahut canlı
olursa olsun bu cihaza konulduğunda sureti bozulmadan nikelleştirilme
çalışmalarını sürdürüyordu. Elbette July’nin bu cihaz ilgisini çekmişti. Gribling’e
kendi kalıbının da çıkarmasını istemiş ve bu sayede aralarında bir aşk
başlamıştı. Gribling ise bu işlemin uzun süreceğini o yüzden kocasının eve uzun
süre gelmeyeceği bir zamanda yapmayı söylemişti.
Bovlay yeni bir çalışma üzerinde
günlerdir çalışıyordu. Nihayet yetmiş yaşlarında olan çok sevdiği ve güvendiği
bir arkadaşına çalışmasını anlattı. İhtiyar kabul etmemiş olsa da bu deneyi Bovlay
yaparsa kendisi de süreci takip edeceğini belirtmiştir. Bu süreç ise; Bovlay
vücudunun bütün her yerini öldürecek sadece beyninin açık kalacağı bir deney
yapacaktı. Bu sayede herkes onu öldü zannedecek fakat tam mezara konulurken
ihtiyar onu uyandırarak herkesi şaşırtacak ve Bovlay ise elde ettiği tecrübeyle
müthiş bir kitap yazarak çok para kazanan ve çok ünlü olan birisi olacaktı.
Bovlay ihtiyar dostu Dodil ile
anlaşıp, Dodil gittikten sonra Narkotik ilacını içti. İlacın ardından sekiz dakika sonra bir
feryatla Bovlay yere düştü. Karısı July ve uşağı hemen Bovlay’ın yanına geldiler.
Hızlıca Gribling’i çağırdılar ama gördükleri ve içtiği ilaç nedeni ile
Bovlay’ın öldüğü kesinleşmişti. Kurallara göre 48 saat cenazenin evde kalması
mümkün olduğu için o gece cesetle beraber evde kaldılar. Gribling ve July
cesetin başında sohbet ediyorlar ve bir birlerine ilanı aşk ederek yeni bir
hayatın hayalini kuruyorlardı. Bovlay mı? Herşeyi duyuyor görüyor ve karısına
ve yakın arkadaşına o kadar sinirleniyor kızıyor ki ama sadece bu kadarını
yapabiliyor. Eli kolu bağlanmış deyiminin vuku bulduğu bir halde sadece
izlemekle yetiniyordu Bovlay. Onlar odadan ayrılıp gecenin uykusuzluğunu
gidermek için uyumaya gittiklerinde yerlerini uşaka bıraktılar. Uşak ise
ağlayıp sızlanıyordu. Bovlay “Ah benim sadık uşakım. Demek ki beni gerçekten
seven bir tek senmişsin. “ diye sevinirken uşak “Ağlıyorum ağlamasına ama senin
gibi eşek bir efendiyi kaybettiğim için ağlıyorum” demesiyle Bovlay bir kez
daha ölmüştür.
….
July kocasının galvonoplastide
suretinin çıkarılmasını istediği için ceset gömüldükten sonra Gribling ile
beraber kaçırmaya karar vermişlerdi. Dodil ise herşeyi planladığı gibi yapmakta
o da ceseti gömüldükten sonra çıkarıp, Bovlay’ı uyandırıp “Bakın Bovlay ölmedi”
demek için bekliyordu. O gün Bovlay’ı gömdükleri akşam Gribling mezarlıktan güç
bela cesedi çalmış ve eve getirmiştir. O esnada Dodil’de mezarlığa gitmiş fakat
cesedin yerinde olmadığını görünce “Ah dostum, bu kez gerçekten öleceksin. Seni
hemen bulmalıyım” diyerek July’e koşar. Gribling ve July ceseti soyar ve
makineye doğru batırmak için kaldırırlar. Bovlay ayağının girmesiyle birden
bire bağırarak kendini yere atar. O an da Dodil’de gelmiş aradığı cesedi yerde
küfürler yağdırırken görmenin sevincini yaşar.
Nihayet herşey meydana çıkar ve
Bovlay her şeye rağmen şöyle der; Ben vefat eyledikten sonra ikiniz dahi
serbest bulunduğunuzdan, kusurunuz olsa olsa henüz cenazem kalkmaksızın
birbirinize el vermekte isti’calinizden ibaret kalır. Her halde her kusurunuzu
affettim. Biriniz yine zevcem ve diğeriniz yine dostumdur.
-intihâ-
Gelelim ihtimal dairesince hikayenin
doğuşuna;
Bilindiği üzere döneminin ses getiren
ve önemli isimlerinden olan Beşir Fuad Bey, Ahmet Midhat Efendi’nin
arkadaşlarındandır. Fuad Bey her fırsatta Ahmet Midhat’a mektup yazar ve
yazdığı mektupta intihar etmek istediğini, ölümün nasıl bir şey olduğunu merak
ettiğini söyler. Nihayet bir gün odasında bileklerini keser ve ölümü an be an
yaşamaya başlar. O an yaşadıklarını ise kanıyla geride bıraktıklarına
anlatabileceği şu yazıları yazar;
“Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça
biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı
kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye
hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı"
Feryada koşanların doktor çağırması ile doktor
gelmiştir. Fakat son sözü “Beş dakikalık ömrüm kaldı. Uğraşmayınız” olmuştur.
Ve ölmüştür.
Belki de insanlığa hizmet etmenin bir sonu yoktur
ve sonuna kadar hizmet eden nice fikirler vardır Beşir Fuad gibi. Doğru mudur
yaptığı, bilmiyoruz fakat biz dini ve ahlaki yönden değil de okuduğumuz roman
üzerinden bağdaştırdığımızda doktor Bovlay dünyaya geri dönmüş olduğunu fakat
Beşir Fuad’ın dönemeyeğini kendisinin de bildiğini anlıyoruz. Diğer bir ihtimal
daha var ki, Bu da Ahmet Midhat Efendinin arkadaşı için “keşke intihar değil de
sadece bir deney olsaydı” temennisi içerisinde yazdığını düşünüyoruz.
KİTAP ADI : FENNÎ BİR ROMAN YAHUT AMERİKA DOKTORLARI
YAZARI : Ahmet Midhat EFENDİ
YAYINEVİ : TDK 2002/ 98 SAYFA
HAZIRLAYANLAR : NURİ SAĞLAM-M.FATİH ANDI
Sosyal Medyada Edebi Kitap