AHMET MİDHAT EFENDİ- HÜSEYİN FELLÂH

HÜSEYİN Fellah Ahmet Midhat Efendi



Yoksulluk ve kimsesizliğin verdiği acıya ve açlığa dayanamayan ana ve kız kendi canlarına kıymak için Kanlıburc’a (Galata Kalesi) gelirler. Hava akşam karanlığı ve olabildiğince yağmurludur. Burada iki Yeniçerinin birini bıçaklayarak yaraladığını görürler. Yeniçeriler gittikten sonra ana ve kız bu yaralıyı kurtarırlar. Adı Şehlevend olan kız, anasına yardım için, kendisinin cariye gibi satılmasına razı olur. O zamanın kölecilerinden olan Mehmet Ali diye birisi Şehlevend’i alır. Annesi kızını Cezayir’e Mehmet Ali’nin gelini olarak gittiğini zanneder. Şehlevend dilsiz rolünde Cezayir’e kadar gelir. Civelek Mustafa da kendisini yaralayanları “temizledikten” sonra kaçtığı Cezayir’de Şehlevend’in cariyelik yaptığı konağa köle olmuştur. Mustafa ve Şehlevend, orada tanıdıkları yiğit ve kabadayı Hüseyin Fellâh’a, efendilerinin Dayızade Ahmet Bey’in reisi olduğu eşkıya kumpanyasının şerrinden kurtulmasında yardımcı olurlar. Şehlevend sağır ve dilsiz olduğu için şüphe çekmemektedir. Gerek Civelek olsun gerek Hasan Fellah olsun şehlevend’in bu iyiliklerini unutmazlar. Fakat Şehlevend haydutların konağında rolüne halen devam etmektedir. Amacı ise yıllardır göremediği annesinin izini bulmak umudundadır.

Annesi ise kızını bulmak ümidi ile hacı gemisine binerek Cezayir’e doğru yola çıkar. Yolda korsanlar tarafından esir alınır. Şehlevend ise hem Hüseyin Fellah’a hem de Civelek’e gönül vermiş ise de ırz-ı ehl olduğu için ikisini de elinden kaçırmamaya tatlı ve hoş sözlerle çalışır. İki gencin kendisine olan aşkını da kullanarak Civelek’e annesini, Hasan’a da Ömer’i buldurur. Maceranın hilenin aşkın ve iyilikle kötülüğün işlendiği bu eser her yönüyle sıkılmadan okunan bir kitaptır.

Neyse; Haydutların bir gece konuşmasına şahit olan Şehlevend onların Kurdoğlu’nun konağını basacaklarına ve buraya da Civelek’i yerleştireceklerini duyar. Kurdoğlu’da Cezayir korsanlarındandır ve annesinin bulunduğu gemiyi soyanlardır. Bu sayede Civelek’e aşkının karşılığı olarak annesinin orada olup olmadığını ve oradaysa Kurdoğluna annesinin karşılığında bu baskının haberinin verilmesini ister.
Nihayet her şey istediği gibi gelişir. Baskında işbirliği neticesinde Dayızade ve adamları harap edilmiştir. Hüseyin’de Ömer’i İstanbul’dan alıp gelmiştir. Fakat Şehlevend Hüseyin’e de, Civelek’e de Ömer’e de gönlünü vermiştir. Bu işin içinden ancak üçüne de kardeşlik teklifiyle kurtulacağını hesap eder ve Hüseyin’e onu sevdiğini ve Civelek’i de sevdiğini söyler. Bu yüzden ben sizinle karındaş olmak ve sizin hemşireniz olmak istiyorum der. Bu cevabı Hüseyin diğerlerine de söyler. Hüseyin ve Ömer bu kararı saygıyla karşılar. Ama Civelek bunu kabul etmez. Şehlevend’e olan aşkının kardeşlikle oldu bittiye geleceğini kabullenmeyerek kuşağından çıkardığı hançeri midesine saplar. O anda pişman olur olmasına ama kanlar vücudundan çekildiğinden dolayı artık ölümü kabullenmiştir. İçeriye Şehlevend girer ve Civelek’i kanlar içerisinde görünce dayanamaz. Civelek’in son kez olsun gözünde kalmaması için eğilir ve öper. Civelek ölür ve mezarı Hüseyin’in çiftliğine kazılır. Üç yıl aradan sonra Şehlevend Ömer’le, Hüseyin’de daha önceden sevdiği ve sonradan kavuştuğu Sabire ile evlenir.

Roman kısaca bu minvaldedir. Fakat ilginçtir ki eserin adının Hüseyin Fellah olmasına anlam veremedim. Zaten Hüseyin Fellah ismini ancak 100 sayfa sonra karşımıza çıkıyor. Baştan beri Şehlevend etrafında ve himayesinde dönen olaylar neden Hüseyin Fellah ile isim bulmuş anlamış değilim.
Her ne ise; Bizim için bu eser müthiş bir macera ve duygu dolu bir yaşamın ve bir o kadar da 1700’lü yılların Osmanlısının ışığını tutmuş bize o dönemden müthiş bilgiler aktarmıştır. Ne yıllarmış değil mi? Araba yok, posta yok (tatarlar varmış) teknoloji yok ama aşk var, hile var, iyilik ve güzellik hatta aidiyet var. En önemlisi insan alıp insan satmak var. Cariyeler var, köleler var ve kendilerini sahiplerine adamak var. Bugün eşler dahi kendilerini birbirine layık görmediğini düşündüğümüzde bu akılalmaz bir kabulleniştir. Düşünsenize köle olarak veya cariye olarak satılıyorsunuz ya da paranız var köle alıyorsunuz… Aldığınızda ya da vardığınızda tereddütsüz itimat sağlıyorsunuz. Çok ilginç.


Eser Adı: HÜSEYİN Fellah
Yazar Adı: Ahmet Midhat Efendi
TDK YAYINLARI
Hazırlayan: M.Fatih ANDI 2000 345 SYF

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu