![]() |
Yoksulluk ve kimsesizliğin
verdiği acıya ve açlığa dayanamayan ana ve kız kendi canlarına kıymak için
Kanlıburc’a (Galata Kalesi) gelirler. Hava akşam karanlığı ve olabildiğince
yağmurludur. Burada iki Yeniçerinin birini bıçaklayarak yaraladığını görürler.
Yeniçeriler gittikten sonra ana ve kız bu yaralıyı kurtarırlar. Adı Şehlevend
olan kız, anasına yardım için, kendisinin cariye gibi satılmasına razı olur. O
zamanın kölecilerinden olan Mehmet Ali diye birisi Şehlevend’i alır. Annesi
kızını Cezayir’e Mehmet Ali’nin gelini olarak gittiğini zanneder. Şehlevend
dilsiz rolünde Cezayir’e kadar gelir. Civelek Mustafa da kendisini
yaralayanları “temizledikten” sonra kaçtığı Cezayir’de Şehlevend’in cariyelik
yaptığı konağa köle olmuştur. Mustafa ve Şehlevend, orada tanıdıkları yiğit ve
kabadayı Hüseyin Fellâh’a, efendilerinin Dayızade Ahmet Bey’in reisi olduğu
eşkıya kumpanyasının şerrinden kurtulmasında yardımcı olurlar. Şehlevend sağır
ve dilsiz olduğu için şüphe çekmemektedir. Gerek Civelek olsun gerek Hasan
Fellah olsun şehlevend’in bu iyiliklerini unutmazlar. Fakat Şehlevend
haydutların konağında rolüne halen devam etmektedir. Amacı ise yıllardır
göremediği annesinin izini bulmak umudundadır.
Annesi ise kızını bulmak ümidi
ile hacı gemisine binerek Cezayir’e doğru yola çıkar. Yolda korsanlar
tarafından esir alınır. Şehlevend ise hem Hüseyin Fellah’a hem de Civelek’e
gönül vermiş ise de ırz-ı ehl olduğu için ikisini de elinden kaçırmamaya tatlı
ve hoş sözlerle çalışır. İki gencin kendisine olan aşkını da kullanarak
Civelek’e annesini, Hasan’a da Ömer’i buldurur. Maceranın hilenin aşkın ve
iyilikle kötülüğün işlendiği bu eser her yönüyle sıkılmadan okunan bir
kitaptır.
Neyse; Haydutların bir gece
konuşmasına şahit olan Şehlevend onların Kurdoğlu’nun konağını basacaklarına ve
buraya da Civelek’i yerleştireceklerini duyar. Kurdoğlu’da Cezayir
korsanlarındandır ve annesinin bulunduğu gemiyi soyanlardır. Bu sayede
Civelek’e aşkının karşılığı olarak annesinin orada olup olmadığını ve oradaysa
Kurdoğluna annesinin karşılığında bu baskının haberinin verilmesini ister.
Nihayet her şey istediği gibi
gelişir. Baskında işbirliği neticesinde Dayızade ve adamları harap edilmiştir.
Hüseyin’de Ömer’i İstanbul’dan alıp gelmiştir. Fakat Şehlevend Hüseyin’e de,
Civelek’e de Ömer’e de gönlünü vermiştir. Bu işin içinden ancak üçüne de
kardeşlik teklifiyle kurtulacağını hesap eder ve Hüseyin’e onu sevdiğini ve
Civelek’i de sevdiğini söyler. Bu yüzden ben sizinle karındaş olmak ve sizin
hemşireniz olmak istiyorum der. Bu cevabı Hüseyin diğerlerine de söyler.
Hüseyin ve Ömer bu kararı saygıyla karşılar. Ama Civelek bunu kabul etmez.
Şehlevend’e olan aşkının kardeşlikle oldu bittiye geleceğini kabullenmeyerek
kuşağından çıkardığı hançeri midesine saplar. O anda pişman olur olmasına ama
kanlar vücudundan çekildiğinden dolayı artık ölümü kabullenmiştir. İçeriye
Şehlevend girer ve Civelek’i kanlar içerisinde görünce dayanamaz. Civelek’in
son kez olsun gözünde kalmaması için eğilir ve öper. Civelek ölür ve mezarı
Hüseyin’in çiftliğine kazılır. Üç yıl aradan sonra Şehlevend Ömer’le,
Hüseyin’de daha önceden sevdiği ve sonradan kavuştuğu Sabire ile evlenir.
Roman kısaca bu minvaldedir. Fakat ilginçtir ki eserin adının
Hüseyin Fellah olmasına anlam veremedim. Zaten Hüseyin Fellah ismini ancak 100
sayfa sonra karşımıza çıkıyor. Baştan beri Şehlevend etrafında ve himayesinde
dönen olaylar neden Hüseyin Fellah ile isim bulmuş anlamış değilim.
Her ne ise; Bizim için bu eser müthiş
bir macera ve duygu dolu bir yaşamın ve bir o kadar da 1700’lü yılların
Osmanlısının ışığını tutmuş bize o dönemden müthiş bilgiler aktarmıştır. Ne
yıllarmış değil mi? Araba yok, posta yok (tatarlar varmış) teknoloji yok ama
aşk var, hile var, iyilik ve güzellik hatta aidiyet var. En önemlisi insan alıp
insan satmak var. Cariyeler var, köleler var ve kendilerini sahiplerine adamak
var. Bugün eşler dahi kendilerini birbirine layık görmediğini düşündüğümüzde bu
akılalmaz bir kabulleniştir. Düşünsenize köle olarak veya cariye olarak
satılıyorsunuz ya da paranız var köle alıyorsunuz… Aldığınızda ya da
vardığınızda tereddütsüz itimat sağlıyorsunuz. Çok ilginç.
Eser Adı: HÜSEYİN Fellah
Yazar Adı: Ahmet Midhat Efendi
TDK YAYINLARI
Hazırlayan: M.Fatih ANDI 2000 345 SYF
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?