Yazım hayatımın en önemli şahsiyetlerinden, üstadım dediğim
ve onlarca eserini, makalelerini yazıp okuduğum, takriz yazılarımla Ahmet
Midhat Efendi’ye ulaşamamış kişilere misaller teşkil ettiğim bu ulvi
yazarımızın biyografi çalışması olan Ahmet
Midhat Efendi eserini tanıtmaya gayret edeceğim.
Eser, Tatarlı Müslümanlardan olan Rızaeddin Fahreddin
tarafından Ahmet Midhat Efendi’nin ölümünün (1912) hemen ardından kaleme
alınmıştır (1913). Ömer Küçükmehmetoğlu sayesinde Türk diline çevrilmiş, Ferfir
yayınlarınca Şeref Yılmaz’ın genel yayın yönetmenliğince de basımı yapılmıştır.
Bu çalışmayı bizlere kazandırdığı için Şeref Yılmaz Beyefendiye bizzat teşekkür
ettim. Muhteşem çevirisi ile Ömer Küçükmehmetoğlu Beyefendiye de gıyabında
teşekkürlerimi iletiyor, Ahmet Midhat Efendi ve Rızaeddin Fahreddin’e de
rahmetler diliyorum.
Ahmet Midhat Efendinin genel itibari ile dijital medyada
birçok bilgilerinin olmasına rağmen bu kadar kapsamlı bir çalışma olan
biyografisine uzun zamandır bakmama rağmen bulamamıştım. Nihayet 2018 basım bu
eserle “bütün yönleri ile Ahmet Midhat Efendi” hakkında tam bir bilgi sahibi
olabilecek imkanı buldum. Gelelim eser ve mevzu hakkında bilgilendirme
yazımıza;
Ahmet Midhat Efendi 1844 yılında İstanbul’da doğmuştur.
Babası Süleyman Efendidir. Annesi
Nefise Hatun isminde bir çerkestir. Ahmet Midhat Efendi annesinin ikinci
evliliğinden dünyaya gelmiştir. Nefise Hatun Ahmet Midhat Efendi’yi dünyaya
getirdiğinde 45 yaşında idi. Bu yüzden çevreden utandığı da söylenmektedir.
Ahmet Midhat Efendi Rodos’a sürüldüğünde: “Benim oğlum o kadar büyük bir
insanmış ki düşmanı ulu bir padişahtır” demiştir. Fakat evlat hasretine
dayanamayan Nefise Hatun bir yıl sonra vefat eder.
Ahmet Midhat Efendi Rodos adasındaki hapishaneye gittiğinde
ilmi çalışmalarına orada da devam etti. Orada bulunan esirlerle birlik olup ve
halktan istedikleri malzemelerle Medrese-i Süleymaniye’yi inşa etti.
Hapishaneden çıktıktan sonra da çalışmaya, okumaya, yazmaya
ve ilim öğretmeye devam etti. Ahmet Midhat Efendi iki evli ve 10 çocuğu vardı.
Zamanın “yazı makinesi” lakaplı bu üstadı eserleriyle gün yüzüne çıkmaya ve
adını her yerde duyurmayı başarmıştı. Genel hayatı Yıldız Sarayında memuriyetlikle
devam etmiş, evindeki zamanını okumakla ve çocuklarıyla ilgilenmekle geçmiştir.
Yazılarını genellikle vapurda işine gideceği zaman zarfında yazmıştır. İşiyle
ilgili söylentilere ve saraya yakınlığından dolayı yapılan atıflara “Ben
siyasetin değil, ilim çalışmaları yapıyorum” diyerek cevap vermiştir. O dönemde
siyasi hiçbir akıma dâhil olmamıştı. Yalnızca İttihat ve Terakki fırkasını
biraz önde tutuyordu.
1912 yılında vefat ettiğinde 4 kız 5 erkek çocuğu vardı. İki
kızı kendisinden önce vefat etti.
Eserin arka kapak
yazısı
Ahmet Midhat Efendi, ancak yakın
zamanlarda iade-i tibar yapabildiğimiz edebi şahsiyetlerimizden biridir.
Eserleri Latin harflerine yakın zamanda aktarılma imkanı bulabilmiştir. Rızaeddin
Fahreddin, Başkurt Türklerinin önemli şahsiyetlerinden biridir. Müftüdür ve
yazardır. Ahmet Midhat Efendi ile bizzat tanışmış, onun eserlerini dikkatlice okumuş
ve Rusya Müslümanlarına da sabırla tanıtmıştır. Bu eser ilk kez Türkiye
Türkçesine aktarıldı. Türk edebiyatı araştırmacıları adına büyük önem
taşımaktadır. Tarihin tozlu raflarından indirilip Türk edebiyatına kazandırılmıştır.
Elinizdeki kitabın aslı 1913 yılında, Ahmet Midhat Efendi'nin vefatından bir
sene sonra, Orenburg Vakit Matbaası’nda, Tatarca olarak, Arap harfleriyle
basılmıştır. Eserin bu asil nüshası üzerinden aktarma yapıldı. Eser, büyük bir titizlikle
Türkiye Türkçesine bir asır sonra da olsa kazandırılmış oldu.
Eser içeriğinin
muhteviyat başlıklarından bazıları
-Hâl Tercümesi
-Doğumu, Ailesi, Vefatı, Cenazesi.
-Kıyafeti, Tabiatı, Ahlak, Ceht ve Gayreti
-Ahmet Midhat' in Tarifine Göre Ahmet Midhat Efendi
-Eserleri
-Türk Edebiyatı ve Ahmet Midhat.
-Şiir ve Ahmet Midhat Efendi
-Mektupları.
-Bugüne Kadar Basılmayan Bir Makalesi
-Medeniyet ve Teavün
-Fikirlerinden Bazı Örnekler
-Ahmet Midhat Efendi'nin Son Günü.
-Zeyl.
Son Söz.
Ahmet Midhat Efendi kendi
hakkında şunları söylemiştir:
Ben kâğıt hususunda cimriyim. Bu
yüzden yazılarım pek iç içe girmiştir. Ancak amacım yazmaktır. Yazının seyrek
ya da sıkışık olmasında fazla hikmet yoktur. Çok şükür ki günümüzde 24 saat zarfında
yazarak doldurulacak kâğıdın fiyatı sadece 2 ila 4 kuruştur.
Eserleri
Ahmet Midhat Efendi, tercüme veya
telif olarak yüz elli adetten fazla kitap çıkardığı, gazete ve dergilerde
binden fazla makalesinin yayımlandığı söylenmektedir. Eserleri ile ilgili
bibliyografya kitabı basmak istemiş ise de muvaffak olamamıştır. Bu eserlerden
bazılarının isimlerini yazmak istiyorum;
Açık Baş, Ana Kız, Antonin,
Dünyaya ikinci geliş yahut İstanbul’da neler olmuş, Hasan Mellah, Rusya Tarihi,
Eyvah, Bir Fakir Delikanlı, Felatun Bey ile Rakım Efendi, Çengi, Cellad, Şeytan
Kaya Tılsımı, Henüz On Yedi Yaşında, Gürcü Kızı, Yer Yüzünde Bir Melek, Haydut
Muntari, Niza-i İlim ve Din vb.
Son zamanlarda Zübde, Metin-i
Mucize, Muhtasar isminde genel tarih kitapları yazdığı lakin hiçbirini
tamamlamadığı söylenmektedir.
Şahsım adına Ahmet Midhat
Efendi’nin birçok eserini okudum ve okumaya devam ediyorum. Bu minvalde de
okuduğum eserlerin takriz çalışmalarını zaman zaman
paylaşımlarla edebiyatseverlerin istifadesine sunuyorum. Edebiyat
çalışmalarımda temel hedeflerimin biri de üstadın bütün eserlerini okumak ve
genel tarzda kendisinin yapamadığı bibliyografya çalışmasını yapmaktır. Bütün
eserlerini tek bir yerde toplayarak böyle bir çalışmaya emek vermek benim için
elzemdir.
Değerli okuyucular; edebiyat
çalışmalarımızda verdiğimiz mücadele iki kafiyeli satırın bir araya gelmesinden
ziyade iki kafiyeli de olsa o satırların bize ve bizden sonrakilere faydalı
olması temennisi iledir. Yazılarımız ve araştırmalarımız boşa giden zamandan
bir şeyler koparmak adına bir mücadeledir. Hem kitap okuyup faydalanmak hem de
okuduğunuz kitap hakkında tenkit, takriz yahut bir cümle bir şeyler yazmak icab
eder ki bu o eserin bir nevi su verircesine yaşamasına vesiledir.
Kitabın Adı: Ahmet Midhat Efendi
Yazarı : Rızaeddin Fahreddin
Yayınevi : Ferfir yayınları
Sayfa : 160/ Şubat 2018
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?