KİTAP YORUM
FİLİZ KALKIŞIM ÇOLAK
Ah dumanlı dumanlı sevdiğim; efkarlı nazlı sevdamızdan bir damla su
süzdüm dudaklarının çizgilerinde derinleşen ırmakların göğsüne! Eğildim öptüm ah,
taşlardan seken çığlıklardan bir şarkı söyledim içli bir türkü, daldım o
günlerin toy sancılarından hayaline! Mahsuni duydu, vurdu yürek teline teline;
gel ey sevdiğim türkülerin kınalı koynundan, başı dumanlı dağlarımın
rüzgarlarla süzülen yemyeşil duvağından… Hani
ceylanlar su içerdi ya avuçlarımızdan, işte orada saç bağının güneşin alnından
damladığı kaynağındayım pınarlarımızın.
Evet sevgili dostlar; haykırırken şair dizelerinin ruhuma üfledikleriyle bir an gelip yanı başınızda oturduğunu dost elini omzunuza koyarak iki çift sözle yalnızlığınıza yarenlik ettiğini hissediyorsunuz. O atmosfer öylesi güzeldi ki, heybesinde azık neyin, çıkarttığı tandır ekmeğine sarılmış çökeleğini sizinle paylaşmış bir dostun huzuruyla dalar gidersiniz özlediğiniz o günlerin sıcaklığına. Tıpkı bir baba, bir kardeş, sevgili, can, dost gibi!
Ah Dumanlı Dumanlı şiir kitabında doğayı öylesi anlatır, öylesi fısıldar ki, ruhunuza işler. Çimleri koynunda yeni yeni filizlenmiş yağmur kokusu bakire köylerin. Mor fistanını çıkarır gibi dağlar, sarar vadilerinde titreyen omuzlarına o mor kızın duman rengi şalını, öylesi sever dokunmaz ürkütmekten korkar, efkar basar is düşer alnına eğilen perçemine bir damla çiy. Siz öylece dalıp giderken, kuş cıvıltıları çırpınır kirpiklerinizin tutamlarında, bir kız çıkar koyaklarınızdan, simsiyah gözlerinin üzerinde hilal kaşları parmak ucu basar yüreğinizin ahrazlarına ah ahrazlarına. Ne çok sevmişim ne çok şeyi diye düşünürken,
Sivas türkülerinin yanık ozanlarının ateşi kıvılcımlanır yaralı yanınızda. Bektaşi çıkagelir omzunda yürek nağmeleri Pir Sultan yanı başında! Ahh aşk bu ya duyarsız kalır mı ki şair yüreği ;Efe hocamızın şiirlerde haykırır Madımak’ın katillerine ,inanç utanır titrer ,iki büklüm bir ihtiyar gibi gelir oturur önünüzde! Sömürü sömürü olalı hiç bu kadar çirkinleşmedi evlat dercesine ,cehennem ateşlerini gösterir diri diri ateşe verilen masum canlara kıyanların akıbetine! Sonra yağmur gelir yine serpilir yüreğinize teselli niyetine gökkız kaç rengin ahengiyle üfler menevişlerinize.
Moru kırmızısı sarısı en çok mercanı titrer öbek öbek dağların yamaçlarında. Ellerinizi toprağa koyarsınız aş istersiniz bebelere doğmamış yetimlere ekmek! Yolsuzlara soygunculara haykırırsınız; hani deliliktir ya şairlik; bir köy öğretmeni olmanın o arınmışlığıyla şairliğin hırkasını giyinmiş, kolunuzdan elinizden gözlerinizden olacağınızı bilseniz de yüreğinizdeki iman gücüyle haykırırsınız aldığınız güçle tokatlarsınız tüm kan emici yarasa soylarını. Ezgi ezgi böylesi dolaşır gidersiniz Efe hocanın kitabında. İşçilerle alın teri dökerken bulursunuz ki kendinizi, bir yer sofrasında soğuk ayran burgur pilavı dimağınızda o güzel tatlar yanı başınızda şırıl şırıl akan bir dere, helal kazancın alın terinin dimağınıza karışan tadıyla çoktan doymuş buluverirsiniz kendinizi, bir yoksula bir tabak çıkartabilmenin mutluluğuyla doğrulursunuz günün huzuruna canla başla çalışmaya!
O madenci babaya ağlarsınız kah, kah sedyeye kirlenecek diye hepimize insanlık dersinin en alasını veren o madencinin yüceliğiyle… Kah sömürünün tam ortasında namlulardan bir haber bir çocuğun korku dolu yüreciği çarparken göğsünüzde irkilir ana kucağına hasret her tarafınızdan öksüzlük dökülürken o acının derinliklerinize yayılan hissizliğiyle artık göçerken bir sesin adınızı fısıldamasıyla gelirsiniz kendinize! Haykırmak yürek işidir evelallah insana yaraşan en yüce erdemliliktir. Zira haksızlık karşında susanın dilsiz şeytan olduğunu bilmenin ve vicdan sahibi olabilmenin yüceliğidir tüm bunlar. Nelere getirmiyor ki bizi kitap Mezopotamya, Ortadoğu, Bizim Sular şiirinde ki masumiyeti hissederken; o dokunuşların insan ruhundan arınmış, can özün bedenine kavuşma arzusuyla denizlere sürüklenen akışını duyuyorsunuz ruhunuzun kanatlanıp tekrar yere düşen her zerreciğinde. O yere düşüş mühimdi zira! Mezopotamya kimindi, Mezopotamya neresiydi! Kimdi parsel parsel ülkeyi satan bölen parçalara ayıran akbabaların çanağına, kimlerdi Mezopotamya’yı Anadolu’nun köklerinden söken!
Hepsinin kararmış o kirli şeytansı bir yaratığa dönüşen yüzleri geliyor sonra aklınıza. Ara sıra beynimin bana oynadığı oyunlarda bile görmediğim kadar korkunç ve karanlık yüzü siyasetin. Namussuzluklarını kaç paraya almışlardı sahi diye düşünürken Efe hocayı hakikatten ayakta alkışlamaktan onur duydum. Bir öğretmen; milletine, yurduna, topraklarına, dağlarının; ağacına, kurduna, kuşuna, kendini adayan bir insanın onurlu davasını. Yürek işiymiş hakikatten adamlık herkeste bulunmazmış yiğitlik bir kez daha gördüm. Efe hocanın yetiştireceği nesiller umut çiçekleri doğurdular sancılarıma…
Bir öğretmen şuncacık geçim derdini bile hiçe sayıp; yüzlerine alçaklıklarını, hainliklerini haykırmaktan hiç korkmamış çekinmemiş! Ne diyelim Allah bu kutlu yolda bahtını yolunu açık eylesin. Ve şair olmak meğer ne büyük şeymiş ,sanatçı olmak topluma yön vermek, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak bakımından ne kadar büyükmüş! Şahsen bu kadar değerli bir şairimizi ben tanıdığıma çok memnun oldum.Herkesin okuması gereken nadir eserlerden biriydi Ah Dumanlı Dumanlı…Dilinde ki yalınlık yavan değildi.Hani var ya şimdi az sözle çok şey söyleme budalalığı! Kimse kusura bakmasın şiiri katlettiler. Bu da birilerinin yeni çıkarttığı uyduruk bir saçmalık.Eğer şiirde duygu yoksa eğer şiir okuyucusunu vurmuyor heyecanlandırmıyor coşturmuyorsa ben ona şiir demem. Son dönemlerde okuduğum az sözle adı altında yazılan saçmalıklar zira fikir dostluklarının birbirini pohpohlamasından öteye gitmiyor.Şiir kısada olur uzunda ,önemli olan ne verdiğidir .Bu bağlamda hocamızın şiir ahengini çok sevdim .Orta uzunlukta olan şiirlerinde yalınlığı yakalarken okuyucusunu düşündürürken bir yandan da büyülüyor. Kah naif bir yüreğin tik taklarını duyuyorsunuz mısralarında kah korkusuz bir cengaver devrimcinin emperyalizme kafa tutan gümbürtüsünü.Naiflik duygusallık zira zalimlikten daha güçlü bir duygudur.Çünkü zalimler sevgiden yoksundurlar, hissizdirler onlar sadece öldürmeyi bilirler yok etmeyi ;oysa yaşatmak en büyük güçtür ,insana bahşettiği!İ
İşte ben tüm
bunları kitabın dokusunda yaşadım ve hissettim..Evet saygıdeğer hocam sizi
şahsınızda canı gönülden tebrik ediyorum. Dilerim hiç incinmesin kelamınız narin
yüreğiniz….sevgilerimle….
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?