ARKA KAPAK
"Biraz
fazla içmişti galiba! Yoksa balıkçı dediğin kız kolayca devrilmezdi. Dayı'ya
karşı güven duygusu oluştu içinde. Adam dilsizdi ama, en azından kaldırıp
çekyata yatırmıştı. Üstelik üzerini de örtmüştü. Ağustos ayında bile bu dağ
başındaki yer soğuk oluyordu. Kaldı ki aylardan mayıstı ve geceleri serin
oluyordu. Baygın bir kızdan faydalanmak yerine o üzerini örtmüştü. Bir gariplik
vardı bu işte. Alışık olmadığı erkek tipiyle karşı karşıyaydı. Anlayamıyordu.
Doğup büyüdüğü köyde olsaydı böyle mi olurdu? İçi ürperdi. O korkunç olayı
anımsadı. Onaltı yaşındaydı o zamanlarda. Çok benziyordu olaylar birbirine.
Ama, hiç konuşmayan adam üstünü örtmüştü. Üşüyüp hasta olmasın diye. Tanışık
olmadığı bir sevgiydi bu. Hem sevgiden hem de geçmişinden korktu."
Erdinç Ozan’ın
okuduğum ikici kitabı olan Balıkçı Kız, sürükleyici, hoş, saf ve beğendiğim
güzel bir çalışması olmuştur. Daha öncede Yitik Hayat kitabını okumuş onu da
takriz çalışmasıyla bitirmiştim.
Yazar her iki
eserinde de iki kitabı birbirine bağlıyor. Kronolojik olarak sıra yapmak mümkün
mü? Bilmiyorum. İster önce Yitik Hayatı okuyup Şirin’i isterseniz de Nurgül’ü
tanıyın. Neticede her ikisinin de birbiri ile keşiştiği noktada bulacaksınız
kendinizi.
Kitaba
gelelim; Nurgül, ailesinin baskıları, istemediği evliliği ve hayatının bir
çıkmaza girmesi neticesinde İstanbul’a kaçar. Orada bir lokantada çalışır ve
Balıkçı kız ismini ona orada yakıştırırlar. Balıkçılık yapan bir kız değildir
Nurgül ama adı öyle kalmıştır. Nitekim oradan da başka yere gelir. Burası bir
çeşit kır lokantasıdır. Nurgül oranın patronudur. Yanında çalışan bayan
elamanlarla birlikte orayı çalıştırır. Patronu dedikse, sahibi de değildir.
Sahibi Çarli isminde kimsenin görmediği tanımadığı bir adamdır. Çarli ile
Nurgül ve diğer çalışanlar telefonda konuşarak iletişim halinde olurlar. Çarli
ise kamera ile onları görür, takip eder ve bu sayede başta Nurgül ve
diğerlerini korumak amaçlı gözetiminde tutar.
Nurgül’ün
çetrefilli ve başıboş hayatı hayli sıkıntılıdır. Kalbinin temiz olması yüzünün
ve vücudunun (kendince) çirkinliğini kapatmaya yetmiyor olsa da birçok erkeğin
kendisini yatağa atmasına da asla fırsat vermemiştir. Vermemiş ama içkiden
sigaradan ve aksi tavırlarından da kimseye huzur da vermemiştir. En yakın
arkadaşı, elemanı olan Mehtap’la sürekli kavga halinde saç saça baş başa girip
çok defa dereye dahi atmışlığı vardır.
Kitabın
dışındaki o güzel tatlı bayana aldırmayın! Onun Nurgül ile hiçbir alakası yok,
ama resim ya da çizim bilmiyorum… Müthiş… Neyse, Nurgül çok badireler atlatmış
ama bir türlü üç kuruş bir kenara koyamamış dahası lokantanın da işleri iyice
kötüye gitmeye başlamıştır. Çarli çaresiz araziyi satmak zorunda kalmıştır. Bir
gün Çarli’nin karısı Nurgül’ü arar ve Ankara’da hastaneye gelmesini söyler.
Mehtap’la beraber gittiklerinde ilk defa Çarli’yi görmenin heyecanı ve onu
hasta halinde görmüş olmanın hüznü içerisindeydiler. Çarli kalp krizi geçirmiş
ama atlatmıştı. Nurgül ise ilk defa görmediği bu adamın kim olduğunu aslında
bize arka kapakta söylemişti. Çarli’nin araziyi satışından vazgeçemediğini
dahası buna mecbur olduğunu söylemesiyle gitmekten başka çaresi olmadığını
anlar.
O günden sonra
Nurgül mecburen oradan ayrılır ve gider… Nereye gittiğini kimse bilmez.
Bildiğimiz ise sadece Şirin’in yanına olduğudur.
KİTABIN ADI :BALIKÇI KIZ
YAZARI :ERDİNÇ OZAN
YAYINEVİ :ONUR KİTAP/2019/95 SAYF.
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?