GOGOL- BİR DELİNİN HATIRA DETERİ



Bir Delinin Hatıra Defteri 1842 yılında Gogol tarafından yazılmıştır. Tiyatro gösterilerinde defalarca sergilenmiş ve binlerce kez okunmuş bir eserdir. Gogol’un (Nikolay Vasilyeviç  Gogol) bu eseri yazarken gerçekten bir deli olduğunu düşünebilirsiniz fakat bazı iddialara göre 43 yaşında ölmeden önce delirdiği yönündedir. Eser 3 ayrı öyküden oluşmuştur;

-Bir Delinin Hatıra Defteri

-Palto

-Burun

Yazar aslen Ukrayna doğumlu olup Rus edebiyatında çok önemli bir konuma gelmiş ve dünya klasikleri arasına girmiştir. 43 yaşında ölmüştür.  Taras Bulba, Ölü Canlar, Bir Delinin Hatıra Defteri, İki İvan’ın Münakaşası gibi eserleri bulunmaktadır. Dünya edebiyatı içerisinde yer alan Dostoyevski şöyle demektedir “Hepimiz Gogol’un palto’sundan çıktık”  Yazarın en önemli eseri Ölü Canlar olmuştur. Fakat ne yazık ki ölmeden önce girdiği bir bunalımla Ölü Canlar kitabının ikinci ciltini yakmıştır. Elbette bunda en önemli sebep o zamanın Rusya’sında Gogol’un hainlikle suçlanmasından tutun da birçok eserlerine, yazılarına sansür uygulanması da dâhildir. 

 

 

Bir Delinin Hatıra Defteri

Bir dairede memur olan Aksenti İVANOVİÇ kendi halinde bir “deli”dir. Fakat akıl muhakemesini günden güne yitirmekte ve çeşitli düşüncelere sapmaktadır. Bunlardan biri de kendisinin sıradan bir memur olarak dünyaya gelmediği ve kendisinin aslında İspanya kralı olduğunu zannetmesiyle –sıradan düzene- başkaldırmaktadır. Bir gün herkesin kendisini İspanya kralı olduğunu anlayacağını ve bu yüzden bu gerçek ortaya çıkana kadar bütün zorluklara katlanacağını düşünür. O artık kendini kabullenmiş bir kraldır. Bu krallığı başkalarına da bildirmek zorundadır.  Nihayet çevresince bu deliliklerinin tehlikeli olmaya başladığı anlaşılması üzerine hapise atarlar. Aksenti, kendisini İspanya’nın sarayına getirildiğini zanneder. Orada gördüğü işkenceleri en başta kral olabilmenin şartları olarak nitelese de gördüğü işkenceler gün be gün artmaya ve dayanılmaz acılar vermeye başlar ve nihayet kral olmadığını ve olamayacağını anlayınca kurtarılmayı ve bu işkencenin bitmesini ister.

 

“Artık her şey gün gibi aşikar! Eskiden bir ses perdesinin arkasından seyrediyordum dünyayı…Bunun sebebi de beynimizi kafatasımızın içinde zannetmemiz!...Kafatasına hapsolmuş bir beyin nasıl düşünebilir?”

“Kimliğimi her önüme gelene açıklamıyorum.  Kralsam kral gibi davranmalıyım.”

“İşte nihayet İspanya’dayım. Öyle ani oldu ki, hala kendime gelemedim. Bu sabah İspanya heyeti geldi; derhal beni yakalayıp arabaya bindirdiler. Anlaşılan krallarını tekrar kaybetmek istemiyorlar… Yalnız anlayamadığım şey, arabanın çok hızlı gitmesi. Yarım saat geçmeden İspanya sınırına vardık.”

“Boşuna dememişler: “İngiliz enfiye çekince, Fransız hapşırır.” Diye.

“Krallıktan vazgeçtim, yalvarırım beni bırakın da gideyim!” diyorum; gülüp geçiyorlar!

 

 

Palto

Yine bir memurun gözünden yaşanılanların anlatıldığı bu hikâyede Akaki Akakiyeviç’in hikâyesini okuyoruz. Akaki kendi, halinde işkolik bir kişiliktir. İşini yaparken arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmesine ve şakalarına hiçbir şekilde müdahil olmayan hatta görmezden gelen ve gece gündüz demeden çalışan ve çalışmaktan başka hiçbir şey yapmayan birisidir. Dünyada iki şeye sahiptir; İşi ve paltosu.  Yıllarca giydiği paltosu artık eskimiştir. Öyle ki kendisini Rusya’nın soğuklarından koruyamayacağı kadar da yırtılmıştır. Buna çözüm olarak terziye gider. Terzi ise bu paltonun tamirinin mümkün olmadığını ancak yenisini dikebileceğini söyler. Akaki ise bunun için parasının olmadığını fakat başka çaresinin de kalmadığını düşünür. Ne yapar eder (ki yemekten, içmekten kısarak) palto parasını güç bela biriktirir. Nihayet terzi paltoyu hazırlar ve Akaki’nin işyerine getirir. Daire müdürü o gün için evde doğum günü kutlaması yapacaktır. Ve bütün herkesi Akaki dahil davet eder. Gecenin bir yarısı gözünden bile kıskandığı paltosuyla davet sonrası evine giderken hırsızlarca soyulur ve sadece paltosunu çaldırır. Nereye müracaat etse de kimse dikkate almaz ve herkes paltosu çalınan bu adamı baştan savar. Akaki “Nufuzlu kişi”ye gider fakat o da azarlayarak gönderir. Kahrından Akaki hastalanmış ve kısa süre geçmeden de ölmüştür. Ardından şehirde bir efsane türemiş Akaki’nin hayaleti herkesin paltosunu alır olmuştur. En sonunda “Nüfuzlu kişi”nin de paltosunu almasıyla bir daha hayaleti gören olmamıştır.

 

“Akaki Akakiyevic’in çalışma dışında hiçbir merakı yoktu.”

“Ayakkabı eskitmemek için düzgün yollardan işe gidip gelecek, yere çok yumuşak basacakt, yeni pantolon almaktan vazgeçecekti. “

“Akakiyeviç’in ölümü hiç kimsenin dikkatini çekmedi. Sanki böyle biri hiç yaşamamış gibi, arayıp soran olmadı.”

 

 

Burun

 

Bu hikâyeyi uzun uzun yazma gereği görmüyorum. Kısaca burnunun düştüğünü ve kendi kafasına göre kaçma planları yaptığını gören birisinin başından geçen olayı anlatmaktadır. Adam bir sabah uyandığında burnunun olmadığını fark eder. Burnunu polise şikâyet eder ve poliste kısa sürede burnunu yakalayarak adama getirir. Adam da burnunu komşusuna tamir ettirerek yerine oturtturur.






Kitap Adı: Bir Delinin Hatıra Defteri

Yazarı: Nikolay Vasilyeviç Gogol

Sayfa: 140

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu