Tuncay Aymelek, Gölge
Hırsızı isimli romanının devamı niteliğinde olan Git Konuş Onunla isimli yeni çalışması ile okurlarıyla
buluştu. İlgi uyandıran bu eser hakkında
hem takriz hem tenkit niteliğinde faydalı olmak adına bir çalışma hazırladım.
Öncelikle kitabın mahiyetine açıklık getirelim: Romanın ana karakteri
Yağmur, kuzeni Rüzgâr’ı sevmekle birlikte bunu ona söyleyememektedir. Kutsal
bir emanet gibi içinde sakladığı duygusunu sadece kardeşi Rüya’ya, asla
gönderemeyeceği mektuplarla anlatmaya çalışmaktadır. Çünkü Rüya, beş yıl önce
trafik kazasında vefat etmiştir. Bununla birlikte Rüya, Rüzgâr’ın sevgilisidir. Rüya ölmeden hemen
önce “Rüzgâr sana emanet” diyerek bütün
sorumluluğu Yağmur’a vermiştir.
Yağmur ise 25 yaşında yeni doktor olmuş ve Rüzgâr’ın trafik
kazasından dolayı hastalığıyla ilgilenmekte ve bu ilgi zamanla aşka
dönüşmektedir. Bunu kendisine dahi itiraf etmekten çekinse de Rüya’ya yazdığı
mektuplarla gün be gün düğümü çözmektedir. Çalıştığı hastanenin Başhekimi
Feridun Bey’le nişanlı olmasına rağmen Yağmur, Rüzgâr’ı tercih eder. Yaşanılan
ve aylarca süren tedavi sürecinde Yağmur “git konuş onunla” nidalarına sessiz
kalamaz ve ötenazi için İsviçre’ye gitmek üzere olan Rüzgâr’a aşkını ilan eder.
Tuncay Aymelek’in mektuplarla oluşan “psikolojik” romanı,
anlatımı ve güçlü cümleleriyle başarılı bir eser olmuştur. Mektuplar sadece bir
itirafı oluşturmamakla beraber bazı mevzular üzerine öğreti niteliği de
taşımaktadır. Bu bakımdan ele aldığımızda “bir genç kızın itirafları” olarak
görsek de olgun yaşta bir yazarın bu duygulara gömülebilmesi, karşı cinsin
ruhunu yaşayabilmesi, onun gibi düşünüp ve onun dünyasında yaşaması bakımından zor
bir çalışma olduğunu da belirtelim. Konular iç içe olmadığından dolayı
anlaşılır ve kolay okunur niteliktedir. “Ben” dilinin kullanıldığı eser genel
yapısı ile zorluklarla mücadele ve bastırılmış duyguların açığa çıkma sürecini
konu edinmiştir.
Günümüz yayıncılığının bazı eksiklikleri bu eserde de yok mu,
var elbette. Biraz da onlara değinelim;
Kitap içerisinde onlarca kelimede editör eksikliğini
görüyoruz. Gözden kaçan! diye tabir etmiş olsak da bu hususta dikkat edilmeyen
kelimeler, çıplak ayakla yürüdüğünüz yoldaki camlar gibi batmaması mümkün
olmayan tehlikelerdir. Bunun yanı sıra ve edebi bir eserde muhakkak dikkate
aldığım diğer husus ise yabancı kelimelerdir. Yabancı kelimeler bu ahengi bozan
diğer unsurdur. Mesela; “Staj”, “Tüm”, “flört” kelimeleri gibi.
Son olarak eser içerisinden alıntıladığım bazı cümleleri
eklemek istiyorum:
“Evet, bilirsin ki
Rüzgar gibi özgürlüğüne düşkün, gökyüzüne âşık bir adamın bu yarı karanlık
odadaki içler acısı hali, çok dokunmuştu bana. “
“Annem, “Birini sevip sevmediğini anlamanın yolu, onsuz bir
hayatı hayal etmektir, ”derdi.”
“Aşk bir yara değildir,
aşk bir ağrı değildir fakat aşık öyle bir vurulmuştur ki, neresi olduğunu
bilmeden, her yanı acıyan biridir.”
“Üstelik ilerleyen zaman zarfında kuzenim ile aramızda geçen
her muhavere, o sarsıcı dakikalar, giderek büyüyen bir kartopu etkisi yaptı
üzerimde.”
“Anımsıyor musun okulda
nedenli nedensiz, seninle birlikte pek çok şeye ağlardık… Düşünüyorum da iyi
ağlamışız ve bu sayede kalbimiz, yosun tutmuş bir nehre dönmemiş.”
KİTABIN ADI: GİT KONUŞ ONUNLA
YAZARI: TUNCAY AYMELEK
YAYINEVİ: CAĞALOĞLU
SAYFA: 222/2018 YILI
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?