Tarihi irdelemek, incelemek ve gün
yüzüne çıkarmak büyük bir maharettir. Derin bir araştırma, bir arşiv uğruna
günlerce koşuşturma ve ortaya nihai bir eser vuku buldurma bence kutsal bir
görevdir. Kolay değildir. Özellikle de
alışılagelmiş bir kalıbın altını görmek, o toz toprak içerisinde bilinmeyenleri
ortaya çıkarmak galiba biraz daha zor olsa gerek.
Tarihçi yazarımız Ulaş Salih
Özdemir’in “Tarihimizde az bilinen gerçekler” isimli eserini nihayet harf harf
inceleyerek, kaynakları dahi tenkit ederek bitirdim. Bu eserde yer alan ilginç
ve özellikle öğrenilmesinde ufku daha bir açacak bilgilerin bulunması da tarihe
bakış açımızı değiştiriyor. Zaten
tarihçilik ve tarihe değer vermek de bunu gerektirmiyor mu? Bilinenden öte
bilinmeyenler, ana caddelerden öte ara sokaklar da tarihin bir parçası değil
mi? O yüzden Ulaş Salih Özdemir bana göre sokak tarihçisidir. Tarihin derin
sokaklarını irdeleyip, sokağa inmek her tarihçinin harcı değildir. Kolay
değildir vesselam. O yüzden bu eser başta olmak üzere Ulaş Salih Özdemir imzalı
“Tarihte ilginç ve gülümseten anlar”,
“Aşk-ı Düşünce”, “Çanakkale Hakikatleri” isimli kitaplarıyla hep derine
ve görülmeyen kısımlarına indi. Peki, bu kitapta yer alan az bilinenler neler
bakalım;
-Peygamber Efendimizin Naaş-ı
Şeriflerini çalmak, isteyen İspanyol rahipler
-Tarihte mumyalama
-İstanbul’da meydana gelen depremler
-Arz-I Halife: Sıfır taşı
-Umma… Yalama… Kıtlama… Katma.
-Yeşil Ordu
-Bir demokrasi ayıbı: Kırşehir’in
vilayetken kaza olması
Gibi onlarca başlıktan sadece bir
kaçıdır. Bu ve bunun gibi birçok konunun yazılması elbette çok elzemdir. Bu
eseri özellikle yaş sınırı olmaksızın 7’den 70’e herkesin okuyabileceği ve
anlayabileceği düzeyde olmasıyla da dikkat çekmektedir. Bir de yazarımızın
sözcüklerine yansıyan samimiyet-i ruhani ’sini de eklemeliyiz.
Eser içerisinde yer alan bazı
başlıklardan kısa bilgiler geçelim:
Ne oldu da müze
olmasına karar verildi? (Ayasofya)
Ayasofya’nın kederi, çilesi 1935’lere dayanır. O tarihlerdeki dış
konjektürel ortamlar da göze alınarak Ayasofya cami-i kebiri’ni bir oldu bitti
ile müzeye çevirir dönemin idarecileri….
150’likler kimlerdir?
11 Eylül 1920’den Mayıs 1923’e kadar görev yapan 14 İstiklal Mahkemesinde
casusluk, bozgunculuk, asker kaçağı olmak, eşkıyalık yapmak, saltanat yanlısı
olmak ve isyancılık yapmak suçundan toplam 59.164 kişi yargılanmış, bunların
41.678’ine çeşitli cezalar verilmiş, 1054 idam cezası infaz edilmişti.
Ama maalesef rejim kendini güvende hissetmek için insan öğütmeye devam
etmeyi kendini mecbur hissediyordu. Aslına bakılacak olursa bu yeni kurulan tüm
rejimlerin ortak paydası idi. Çünkü arada masum da yanmış pek acıyamazdı. Bunu
düşünecek ne zaman ne de gerekli hukuki mekanizmalar vardı.
Suçtan listeye değil, listeden suça gidilecekti.
Ve son olarak kitabın sonlarında yer
alan, 1915 Ermeni mezalimi üzerine ele
alınmış kaynakları özellikle ve üstüne basa basa her Türk gencinin okumasını
gerekirse Osmanlıca kelimelerde anlamadıklarını lügat yardımıyla dahi olsa
muhakkak okumalarını ısrarla belirtiyorum. Gençler;
Bu kaynakları sizler merak etmediğiniz ve üstüne düşmediğiniz takdirde kolay
kolay bulamaz, bulsanız da öncesini ve sonrasını okumadan anlayamazsınız.
İşte Ermeni mezalimine ait dönemin
mektubatlarının da olduğu bu eserde hepsi mevcuttur. Ve özellikle okunulması,
öğrenilmesi şarttır.
Şimdi eleştirilerimize gelelim; İşin
doğrusu ele aldığım birçok eserin eleştirisini de yaparak sonraki eserlerin
daha iyi olması adına ipuçları sunuyorum. Fakat Ulaş Salih Özdemir’in bu güzel
eserinde editör farkı hemen göze çarpıyor. Genel anlamda editörün başarısı,
basımın kalitesi ve içeriğin doyurucu olmasıyla maalesef bize pek eleştirecek
nokta bırakmamış. Ama kapak tasarımı renk olarak her ne kadar göze hitap etse
de resimler içerikle uyumsuz ve basit olduğunu da belirtelim. Bu güzel
çalışmasından dolayı değerli yazarımıza teşekkür ediyor nice güzel eserlerinin
daha olmasını temenni ediyoruz.
“Tarih, milletlerin tarlasıdır. Her
toplum, geçmişte ne ekmişse, gelecekte onu biçer”
(Voltaire)
Önsöz’den
“Bir çınar için toprak altındaki
kökleri ne ise ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa, bir millet
içinde tarih odur. Tarihini bilen millet, kökü sağlam çınar gibidir.”
Kitabın ADI : Tarihimizde Az Bilinen Gerçekler
Yazarı : Ulaş Salih ÖZDEMİR
Yayınevi : AZ Kitap 2016
Sayfa : 240 sayfa
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?