YAŞAR KEMAL - İNCE MEMED 1-2-3-4



İnce Memed serisi bir tarihi ve tarihin kirli kalan yüzünü ortaya çıkaran nadide eserlerdendir. Bu eserin takrizini yapmak kolay değilse de arşivimde bulunması elzem olduğu için tamamlamaya karar verdim.  Uzun uzun anlatacağımız eserleri tek tek ele alıp hepsini birden değerlendireceğim. Bu minvalde önce Yaşar Kemal’i tanıyalım;

Yaşar Kemal, 1926 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinin Hemite köyünde doğdu. Yaşar Kemal’in asıl adı Kemal Sadık Gökçeli’dir Ailesi Van Gölü’ne yakın Ernis (Ünseli) köyündendir. Birinci Dünya Savaş’ı sırasında Rus işgali yüzünden köylerinden göç etmek zorunda kalmışlardı.

1940’lı yıllarda Abidin Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla tanıştı. 17 yaşında siyasi nedenlerle ilk kez tutuklandı. 1950 yılında kominizim propagandası nedeniyle yine tutuklandı. 1951-1963 yıllarında Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. 1952’de ilk öykü kitabı sarı sıcak’ı, 1955’te İnce Memed’i yayımladı. 1995’te Der Spiegel’deki yazısı nedeniyle DGM’de yargılandı ve aklandı fakat aynı yıl Index on Censorship’teki yazısından dolayı 1 yıl 8 ay hapis cezası verilmişse de cezası ertelenmiştir.

Onlarca ödül almış, eserleri kırktan fazla dile çevrilmiş büyük yazar Yaşar Kemal 28 Şubat 2015 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

YAŞAR KEMAL ESERLERİ

Şiir 
Bugünlere Bahar İndi, 2010 

Öykü 
Sarı Sıcak, 1952 
Bütün Hikâyeler, 1975 

Roman 
İnce Memed, I. Cilt, 1955 
Teneke, 1955 
Orta Direk, 1960 
Yer Demir Gök Bakır, 1963 
Ölmez Otu, 1968 
İnce Memed, II. Cilt, 1969 
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, 1974 
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, 1975 
Yılanı Öldürseler, 1976 
Al Gözüm Seyreyle Salih, 1976 
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) , 1978 
Deniz Küstü, 1978 
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, 1980 
Hüyükteki Nar Ağacı, 1982 
İnce Memed, III. Cilt, 1984 
Kale Kapısı / Kimsecik II, 1985 
İnce Memed, IV. Cilt, 1987 
Kanın Sesi / Kimsecik III, 1991 
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana / Bir Ada Hikayesi I, 1997 
Karıncanın Su İçtiği / Bir Ada Hikayesi II, 2002 
Tanyeri Horozları / Bir Ada Hikayesi III, 2002 
Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi IV, 2012 
Tek Kanatlı Bir Kuş, 2013 

Çocuk Romanı 
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, 1977 

Çeviri 
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile) , 1977 

Röportaj 
Yanan Ormanlarda 50 Gün, 1955 
Çukurova Yana Yana, 1955 
Peribacaları, İst.: Varlık, 1957 
Bu Diyar Baştan Başa, 1971 
Bir Bulut Kaynıyor, 1974 
Allahın Askerleri, 1978 
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, 2011 
Çocuklar İnsandır, 2013 

Deneme-Derleme 
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943 
Taş Çatlasa, 1961 
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) , 1974 
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile) 
Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) , 1980 
Yayımlanmamış 10 Ağıt, 1985 
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) , 1997 
Ustadır Arı, 1995 
Zulmün Artsın, 1995 
Binbir Çiçekli Bahçe, 2009 

Destansı Roman 
Üç Anadolu Efsanesi, 1967 
Ağrıdağı Efsanesi, 1970 
Binboğalar Efsanesi, 1971 
Çakırcalı Efe, 1972 

Ödülleri 
1955 Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı (“Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün” adlı röportaj dizisi ile) 
1956 Varlık Roman Armağanı (İnce Memed ile) 
1966 İlhan İskender Armağanı (Teneke’den aynı adla uyarlanan oyunu ile) 
1966 Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü ("Yer Demir Gök Bakır" romanından Nihat Asyalı'nın sahneye uyarladığı, Yılmaz Onay'ın sahneye koyduğu “Uzun Dere” oyunu ile. Türkiye ödülü, Brezilya ile paylaştı.) 
1974 Madaralı Roman Armağanı (Demirciler Çarşısı Cinayeti ile) 
1977 Fransa Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman Ödülü (Yer Demir Gök Bakır ile) 
1978 Fransa'da En İyi Yabancı Kitap Ödülü (Ölmez Otu ile) 
1979 Fransa “Büyük Jüri” En İyi Kitap Ödülü (Binboğalar Efsanesi ile) 
1982 Uluslararası Cino Del Duca Ödülü 
1984 Fransız Legion d’Honneur Ödülü Commandeur payesi 
1984 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü 
1985 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü 
1986 Orhan Kemal Roman Ödülü (Kale Kapısı ile) 
1988 TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü 
1988 Fransa Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı 
1991 Fransa Strasbourg Üniversitesi Onur Doktorası 
1992 11. TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı 
1992 Antalya Akdeniz Üniversitesi Onur Doktorası 
1993 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü 
1994 Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Armağanı 
1995 Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Danimarka) 
1996 Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü[19] 
1996 Kanın Sesi ile Akdeniz Yabancı Kitap Ödülü (Perpignan, Fransa) 
1996 VIII Katalunya Uluslararası Ödülü (Barcelona, İspanya) 
1996 Lillian Hellman/Dashiell Hammett Baskıya Karşı Cesaret Ödülü, İnsan Hakları İhlallerini İzleme Örgütü, (New York) 
1997 Toplu eserleri için Premio Internazionale Nonino Ödülü, İtalya 
1997 Kenne Vakfı Düşünce ve Söz Özgürlüğü Ödülü (Uppsala, İsveç) 
1997 Norveç Yazarlar Birliği ödülü, Wole Soyinka ile ortak 
1997 Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncılar Birliği Ödülü 
1998 Frei Üniversitesi Berlin Fahri Doktora 
1998 Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü 
2002 Bilkent Üniversitesi Fahri Doktora 
2003 Z. Homerus Şiir Ödülü 
2003 Savanos Ödülü (Selanik) 
2003 Türkiye Yayıncılar Birliği Yayıncılık Emek Ödülü. 
2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülü 
2009 Çukurova Üniversitesi, Fahri Doktora 
2011 Légion d'honneur 
2013 Krikor Naregatsi Nişanı 
2014 Beyaz Martı Edebiyat Ödülü[1]

 

İNCE MEMED SERİSİNE GENEL BAKIŞ

İnce Memed serisinin yazımı yaklaşık 32 yıl sürmüştür. Anadolu’nun yaşamını sergileyen eser genel anlamı ile “sistem ve halk çatışması” olarak değerlendirilir. 

İnce Memed, 40'ı aşkın dile çevriliyor. Körler için Braille alfabesiyle de yayımlanıyor. Bu başarının bir de üzücü bir yanı var ki Yaşar Kemal  "Keşke yazmasaydım dediğim kitaplarım arasında İnce Memed var" diyor üzülerek: "İnce Memed birden patladı. O zamana kadar, çok az roman çevrilmişti başka dillere. Hiçbiri de hiçbir ülkede tanınma olanağı bulmamıştı. İlk olarak 'İnce Memed' 'bestseller' oldu dünyanın birçok ülkesinde... İşte bu da benim canıma okudu. Ülkemde kanıma ekmek doğrayacak insanlar çoğaldı” [2] diyor.

 

İnce Memed sinemaya da aktarılmalıydı. Fakat sansürden dolayı bir türlü Türkiye’de yayınlanmasına izin vermediler. Yıllarca uğraş verildi ama sonuç hep aynı kaldı. Nihayet 1985 yılında Peter Ustinov’un çabalarıyla Yugoslavya’nın Üsküp vilayetinde bir Türk köyünde film çekilmiştir. Filmi yazan, yöneten ve Abdi Ağa rolünü de üstlenen Peter Ustinov günümüz şartlarına uymasa da ve romana tam tamına uyarlanmış olmasa da İnce Memed’i “MEMED MY HAWK” ismiyle çeker.  Anlamı ise romanda da yer alan Koca Osman’ın deyimi ile “Şahinim Memed” anlamındadır.

Eserde genel itibariyle derin anlatım ve uzun tasvirler söz konusudur. Hemen hemen her konudan önce çevresel etkenler yahut manzara detaylıca anlatılır. Okuyucu önce, okuyacağı yeri tanır, kişilerin yapısal özelliğini gözünde canlandırır ve konuya öyle girer.  Belki de bu yüzden romandaki herkesi gözlerinizle görmüş gibi imgeleyebilirsiniz. Mesela Hatçe’nin doğumunu, Asım Çavuşun Memed’i yakalayacakken geri dönüp gitmesini… Her şeyi… Sanki siz bir kenarda durmuş da olan biten her şeyi izliyormuşsunuz gibi.

Takrizimizin sonuna mini bir de sözlük ekledim. Buradaki amacım Anadolu şivesinde kullanılan kelimelerin biraz daha açığa kavuşmasından dolayıdır. Çünkü eser içerisinde kullanılan bu kelimeler Anadolu’nun unutulmaya yüz tutmuş saf kelimeleridir. Yaşar Kemal’de bu saf kelimeleri ustalıkla kullanmış ve eserde can vermiştir.

 

İNCE MEMED 1

 

İnce Memed, ağalık düzeninin padişahlık düzeninden, diktatörlük rejiminden daha ağır olduğu bir dönemde yaşamıştır. Ağanın her sözü bir emir, astığı astık, kestiği kestik bir dönemdir. Ağanın yanaşmalığını (hizmetçiliğini) yapan Memed, ağanın kendisini öldüresiye dövmelerine katlanamaz ve köyden kaçar. Kesme köyünden Süleyman’ın evine kendini zor atar. Orada kalmış, kendini sevdirmiştir. Bir gün Süleyman’ın koyunlarını otlatırken dayanamaz ve yamacın ardındaki köylerinin arazilerinin olduğu tarafa geçer. Orada tarlada çalışan Pancar Hösük’le karşılaşırlar. Memed, Hösük’e ne kadar “beni gördüğünü anama bile söyleme” demesine rağmen Hösük Döne’ye müjdeyi verir. Aylardır oğlundan hiçbir haber alamayan kadının sevinci bütün köyü başına toplamıştır. Abdi Ağa’da haberi alır almaz Hösük’ten her şeyi öğrenir ve Memed’i almaya gider. Abdi Ağa Memed’i getirir ve anasının yanına atar. Memed’i dövmemiştir. Bu kötüdür. Çünkü dövmediğine göre bu yıl mahsulden Döne’ye bir şey vermeyecek anlamındadır. O kışı aç acına geçirirler. Ancak köylülerden bazıları ağadan gizli gizli azar azar yiyecek verirler. 

***

Memed köyden arkadaşı olan Mustafa ile birlikte kasabaya gitmeye karar almıştır. Mustafa (Romanın bir daha hiçbir yerinde adı geçmemektedir) geyik avına gideceğim bahanesiyle tüfeğini Memed’in evine koyar ve yola düşerler. Günlerce yol giderler ve kasabaya girerler. Memed ilk defa köyden dışarıya çıkmıştır. Gördükleri karşısında şaşırır. Bir hana giderler ve orada tanıştıkları bir adamla sohbet ederler. Bu sohbetin ardından kasabada ağalığın olmadığını öğrenir. Köye döndüklerinde çocukluk aşkı Hatçe’yle buluşurlar ve Hatçe’ye kasabada gördüklerini anlatır. Ona “Kaçalım. Kasabaya gidelim. Bizi orada Abdi Ağa bulamaz” der. Hatçe’de sevdiği Memed’in karşısında duramaz ve kabul eder. Kısa süre sonrada kaçarlar. Fakat Abdi Ağa Hatçe’yi yeğenine istediği için kaçmalarına çıldırırcasına karşı çıkar. Köyün en iyi izcisi Topal Ali’yi yanlarına alarak iz sürmeye başlarlar. Topal Ali yüreği el vermese de “iz bulamadı” dedirtmemek için gönülsüz gönülsüz izlerini bulur. Abdi Ağa ile çatışmaya giren Memed, Abdi Ağayı yaralar yeğenini de öldürür. Abdi Ağa’nın adamları Memed’i yakalayamaz ama Hatçe teslim olmuştur. Abdi Ağa bütün adamlarına tembih eder ve “Yeğenimi Hatçe öldürdü diyeceksiniz” der. Bu yalancı şahitliği sadece Topal Ali kabul etmez ve onu köyden kovar. Hatçe jandarmalar tarafından yakalanır ve hapse atılır.

***

Hatçe ne kadar suçsuz olduğunu söylese de “hükümeti” inandıramaz.  Memed ise çoktan Süleyman’ın yanına varmıştır. Başından geçenleri bir bir anlatmıştır. Süleyman’da bu gözü pek delikanlıyı “dağa çık. Eşkıya ol” diyerek eskiden tanıdığı Deli Durdu’nun çetesine götürür. Orada kısa sürede sevilir Memed. Fakat Memed haksızlığa, haksız yere cana kıymaya dayanamaz. Deli Durdu ise yol kesip soyduğu fakir fukaraya zulmeder. Onları donlarına kadar soyar ve çırılçıplak halde bırakır. Bu çete içerisinde sadece Memed’i değil Memed’le beraber Cabbar’ı ve Recep Çavuş’u da rahatsız eder. Bir gün jandarmayla girdikleri çatışmada Recep Çavuş yaralanmıştır. Kendileri de bitap düşmüşlerdir. Çatışmadan sonra Cabbar’la Memed yiyecek aramaya giderler. Çok zengin Yörüklerden olan Kerimoğlu’nun çadırına gelirler. Kerimoğlu onlara elinden geldiğince yardım eder hatta yaralananlar için ilaçta yapıp verir. Yiyeceklerini de hazırlar ve Memed’le Cabbar’ı yolcu eder. Memed ve Cabbar çeteye geldiklerinde Kerimoğlu’nun zenginliğini, çadırının büyüklüğünü anlatır. Ertesi gün Deli Durdu çeteyi alarak Kerimoğlu’nun çadırını basar ve neyi varsa her şeyini alır. En sonunda huyu olduğu üzere donunu da çıkarmasını söyler. Buna Memed bile karşı çıkar ve aralarında ayrılma olur. Deli Durdu büyük bir kızgınlıkla oradan ayrılır. Memed, Cabbar ve Recep Çavuş bu şekilde Deli Durdu’nun çetesinden ayrılırlar.

***

 

Memed için artık dağlar mesken olmuştur. Sık sık jandarmalarla ve diğer çetelerle çatışmaya girmeye başlarlar. Fakat Memed’in iki büyük hayali vardır. Biri Hatçe’ye kavuşmak diğeri de Abdi Ağa’yı öldürmektir. Memed’in şanlı bir eşkıya olduğunu öğrenen Abdi Ağa köyü terk etmiştir. Jandarmalar ise her yerde Memed ve çetesini aramaktadır. Asım Çavuş’la çok defa çatışmışlar fakat Memed ona zarar vermemiştir. Asım Çavuş ise inat etmiş fare deliğine bile girse Memed’i yakalayacaktır. Her yerde onu aramakta ve köylülere işkence etmektedir. Topal Ali ile beraber iz üstüne iz sürmekteler fakat Topal Ali onları hep yanlış yere yönlendirmektedir.

***

Hatçe hapisteyken yanına Iraz isminde oğlu öldürülen bir kadın getirilir. Hatçe ile Iraz ana- kız gibi olurlar.  Son günlerde büyük heyecanla çıkacak olan affı beklemektedirler. Türlü hayaller kurarlar.

***

Memed ve arkadaşları Abdi Ağa’nın Ali Safa Bey diye başka bir ağanın yanında kaldığını öğrenirler. Bir gece oraya baskın yaparlar ve evi yakarlar. Evin yanmasıyla beraber bütün köyde yanar. Abdi Ağa yandı mı kaldı mı bilmezler ama oradan kaçarlar. Recep Çavuş’un yarası gitgide ağırlaşır ve bu baskından sonra daha fazla dayanamaz ve yolda ölür.

Memed ve Cabbar dağlarda yaşamaya devam eder. Bir gün Memed, Hatçe’nin Kozan hapishanesine gönderileceğini duyar. Cabbar “Bu iş olmaz. Yapma” demiş ise de Memed askerlerin elinden Hatçe’yi almayı kararlaştırmıştır. Askerlere pusu kurar ve Hatçe ile Iraz’ı kaçırır. Onları kimsenin gelemeyeceği bulamayacağı bir mağaraya getirir ve orayı ev gibi donatır. Hatçe’de Iraz’da çok mutlulardır. Aradan uzun zaman geçer ama artık yiyecekleri tükenmek üzeredir. Kış iyice bastırır. Ve Hatçe doğurmak üzeredir. Bu sırada Asım Çavuş yerlerini bulur ve çatışma çıkar. Tam bu çatışma esnasında Memed’in çocuğu dünyaya gelir. Memed bir o tarafa bir jandarmalara bakar. Saatlerce çatışma sürer. Nihayet Asım Çavuş mağaraya girer ve Memed’e “Daha fazla direnemezsin. Gel teslim ol” der. Memed ellerini uzatır. Asım Çavuş “Hala inanamıyorum senin teslim oluşuna İnce Memed” der. Iraz “Çavuş, çavuş, sen de İnce Memed’i teslim mi aldım diyorsun?” Köşeye gider ve bebeğin üzerinden kilimi çeker “İşte bu teslim aldı İnce Memed’i” der. Bu durum karşısında Asım Çavuş “Ben seni bu halde teslim alacak değilim. Ben gidiyorum arkamdan ateş et” diyerek geri döner. Askerlerine İnce Memed’in kendisine tuzak kurduğunu söyleyerek askerlerini geri çeker

***

Asım Çavuş’un yerine askerlerin başına Faruk Yüzbaşı gelmişti. Faruk Yüzbaşı da Memed’le çatışmaya girdi. Çatışma esnasında Hatçe vuruldu ve öldü. Iraz çocuğu alarak, Memed’e “Bu çocuğu bana ver. Bu benim Rıza’m. Ben onu antep köylerine götürürüm” der. Memed çaresiz kabul eder ve Iraz’ı çocukla gönderir.

***

Af haberini Memed’e Cabbar getirir. Herkes affa uğramıştır. Dağlardaki eşkıyalardan hapistekilere kadar herkes aftan yararlanmıştır. Eşkıyalar bir bir inip silah teslim ediyorlar. Memed köye gelir. Topal Ali’nin izciliğine güvenerek en doru atı alır ve Abdi Ağa’nın yeni taşındığı eve gizlice girer. Orada Abdi Ağa’ya üç el ateş eder ve öldürür. Memed ondan sonra tekrar dağlara kaçar ve izini bir daha kimse bulamaz.

 

 

İNCE MEMED 2

 

Yaşar Kemal’in İnce Memed kitabı çok okunan, sevilen ve elden ele dilden dile dolaşan bir eser olmuştur. Bunun ardından Yaşar Kemal’e İnce Memed’in devam etmesi gerektiği söylenir. Halkın rağbet gösterdiği bir eserin ikincisi elbette yazılmalı idi. Yaşar Kemal’de yine aynı hikâye üzerinden İnce Memed’in ikinci serisine başlar. Bazı söylentilere göre İnce Memed serisinin birincisi kadar diğerlerinin ilgi görmediği söylense de buna genel bakış olarak açıklama getirmemiz gerekiyor; Öncelikle İnce Memed 1’de olaylar daha dar anlamda daha geniş anlatımla yazılmıştı. 2’de ise tam tersi bir metod uygulanmış, olaylar daha geniş anlatımla daha dar bir alanda gerçekleşmiştir. Çevre anlatımları çok uzun cümlelerle bezenmiş konuya hemen girilmemiştir. İnce Memed 1’de bu sahneleştirme doğaldır. Fakat İnce Memed 2’de biraz daha kısa yazılabilirdi.

Bu eserde dikkat çeken bir diğer unsur ise; İnce Memed’e çok yüklenilmemiş, ilk eserdeki kadar görev verilmemiş olmasıydı. Uzun bir zaman koca Osman’ın evinde kalmış olması, uzun bir zaman bostanda saklanması Memed’i bayağı dinlendirmiş fakat çelişkili olduğu “bir Abdi gider bir Hamza gelir” düşüncesinden de sıyrılabilmiştir.

***

İnce Memed dağlardan ve yıllarca yaşadığı mağaradan köyünün özlemiyle iner. Vayvay Köyünden Koca Osman’a sığınır. Orada köylerinden ve diğer köylerin durumundan haberler alır. Vayvay Köyü ağası Ali Safa köylüye zulmetmekte onlara olmadık eziyetler etmektedir. Değirmenoluk Köyü’nde de Abdi’nin kardeşi Hamza aynı şekilde köylülere baskı yapmaktadır.

Memed Jandarmalarla çok defa çatışmaya girmiş olmasına rağmen hepsinden de sağ salim kurtulmuştur. Yüzbaşı Faruk daha fazla dayanamaz ve Topal Ali’nin yanına meşhur Yel Musa’yı da getirtir ve İnce Memed’in izini sürdürür. Yel Musa, Topal Ali ne yaparsa yapsın izinden vazgeçmeden sürmeye başlar. Nihayet Süleyman’ın evine yakın yerlerde Topal Ali, Memed’in yakalanacağını anlayınca Yel Musa’ya silahını doğrultur. Yel Musa “Beni öldürme, çoluğum çocuğum var” diyerek Memed’i ele vermeyeceğini söyler ve Memed bir kez daha kurtulur.

Hikâye genel olarak Vayvay köyünde geçer. Orada Seyran’la tanışırlar. Seyran ilk defa bir erkeğe aşık olmuş ilk defa içi yanmış ve ilk defa yerinde duramaz olmuştur. Ali Safa hükümet adamlarından aldığı güçle köylüyü evinden köyünden etme derdindedir. Köylü ise İnce Memed’in köylerinde olduğunu ölüm pahasına bile kimseye söylememekte ve İnce Memed’e bu zulmü bitireceğinden dolayı çok güvenmektedirler. İnce Memed türkü olmuş, efsane olmuş, ölümsüz bir kahraman olmuştur. Ona kurşun geçmeyeceğine, ölümün bile gücünün yetmeyeceğine inanan köylüler sır gibi saklarlar. 

Uzun bir süre Vayvay köyünün bostanında Köse Halil ile birlikte saklanan Memed nihayet Topal Ali’nin yardımıyla Ali Safa Bey’in konağına gider ve orada Ali Safa’yı öldürür. Atına binip hızlıca Değirmenoluk’a gider ve orada da Hamza’yı öldürür. Memed yine kayıplara karışarak uçmuş gitmiştir.

Bu eserde de yine heyecan, merak ve sürükleyicilik devam etmiştir. Özellikle Seyran’ın hikâyesi, Topal Ali’nin kendini açığa vermeden Memed’e yaptığı yardımları, Yel Musa’nın tavırları ve özellikle köylünün toplumsal psikolojilerinin ele alınması ile incelediğimizde bize önemli mesajlar vermektedir. Günümüzle kıyas ettiğimizde belki “Abdilerin gitmesi, Hamzaların gelmesi” bitmeyecek gibi olsa da “İNCE MEMED’LERİN DE ÖLMEYECEK” olması da bir umut vermektedir.

 

 

İNCE MEMED 3

 

İnce Memed 3 serisi de yine aynı minvalde uzun tasvirlerle başlıyor. Abdi’nin, Hamza’nın ve nihayet Ali Safa’nın öldürülmesinin ardından dolambaçlı bir öyküye başlıyoruz. Bu kitapta da yine İnce Memed arka planda kalıyor, arada sırada ortaya çıkıyor ve yine kayboluyorsa da sonlarına doğru kitabın hâkimiyetini ele geçirmeyi başarıyor. İnce Memed’i bir türlü yakalayamayan Faruk Yüzbaşı ateşler köpürüyor,  dönemin mebusu Arif Saim Bey topraklarına toprak katmaya devam ediyor. Hükümetin acımasızlığı, halkın çaresizliği, ağaların saltanatı bütün hızıyla devam ediyor. İnce Memed ise bu düzenin yıkılması karşısında duran büyük bir engel olarak görünüyor. İnce Memed’in gittiği her köyde önce bir güven ve inanç ortaya çıkıyor ardından askerler ve ağalar tarafından köylü baştan sona dayağa çekiliyor. Bunun için başta Faruk Yüzbaşı olmak üzere diğer ağalar bütün varını ortaya koyuyorlar. Fakat bu ağalar içerisinde Murtaza Ağa var ki en çok can korkusunu o çekiyor ve İnce Memed belasının ortadan kalkması için en çok o mücadele veriyor. Murtaza Ağa can korkusundan dolayı Topal Ali’yi yanına alıyor ve elinden gelen bütün ihtişamı sunarak yanında kalmasını sağlıyor. Kasabaya İnce Memed’in öldürüldüğü haberi gelince de Murtaza Ağa Topal Ali’yi çırılçıplak ederek yanından kovuyor. Ne de olsa artık korku duyacak bir engel kalmamıştır. Fakat kısa süre sonra haberin yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Murtaza Ağa bin pişman Topal Ali’yi tekrar yanına almak istese de Ali asla kabul etmiyor. Topal Ali de Molla Duran Efendi’nin yanına gidiyor. Molla Duran da ağaların sefa sürmelerinden, köylüleri köle gibi kullanmalarından rahatsız olduğu için Topal Ali aracılığıyla Memed’e sahip çıkıyor. Memed ise çatışmada ağır yaralı olduğu için yörüklere sığınarak onların korumasında hasta yatmaktadır. Hürü ana onu arar ve bulur. Anacık Sultan’ı alır gelir ve tedavisini yaptırır. Memed iyileştikten sonra Anacık Sultan’ın elini öpmeye gider. Anacık Sultan ona sihirli bir yüzük hediye eder. Memed ne kadar eşkıyalığı bırakmak istese de ağaların köylülere olan zulmünü de sindiremez. Özellikle de Çiçeklideresi Köyünün ağası Mahmut’un köylülere olan zulmü onu derinden etkilemiştir. Nihayet Topal Ali’nin sayesinde İnce Memed, Murtaza’nın evine baskın yapar. Mahmut Ağa’ya ardı ardına 3 mermi sıkar. Ölümün pençesine düşen Murtaza’da yatağın içine saklanır. Memed, Murtaza’ya mermi sıkmaz ama muhtemeldir ki korkudan ölmüş olabilir. Mahmut’u öldüren Memed, Çiçeklideresi köyüne gider. Haberi alan köylüler Memed’in etrafında toplanırlar. Memed ise kalabalığı yararak Emiş Hatunun yanına varır ve ona "Emiş Hatun, bundan sonra bu köy kıyamete kadar yerinde kalacak. Hakkınızı helal edin." Der. Memed yine kaybolur ve bilinmezlikte süzülür gider.

Kitapta İnce Memed neredeyse ölümsüz bir güce, doğaüstü güçlere sahip gibi gösteriliyor. Mahmut Ağa’nın 27 adamının mermiler döşediği Memed’e değen mermilerin yere düşmesi gibi… Belki de Yaşar Kemal duanın, sırların, efsunun gücünü anlatmak istemiştir.

"İnce Memed öldürülecek onun yerine Ali Memed gelecek, o da öldürülecek onun yerine Hasan Memed gelecek. .. O da öldürülünce Veli Memed gelecek. .. O da, o da, o da ... Sen ne sanıyorsun oğlum Memed, İnce Memedler bitecek mi sanıyorsun? Her insanın içinde bir mecbur kurdu, bir İnce Memedlik, bir Köroğluluk kurdu var. Köroğlu gitti İnce Memed geldi. İnsanoğlunun içinde bu kurt oldukça insanoğlu ne olursa olsun yenilmeyecek. Sen insanoğlunun içindeki kurtsun, ne olursan ol, nereye gidersen git. İşte insanoğlunun içindeki bu kurt yiterse, insanlık da işte o zaman insanlıktan çıkar. İnsanoğlu içindeki bu kurdunu yitirmeyecek, ona kıyamete kadar gözü gibi, yüreği gibi bakacak. O kurt insanoğlunun şahdamarı, atan yüreğidir. Senin içindeki kurt da, işte insanlığın bu kurdudur."

 

 

 

İNCE MEMED 4

Roman, İnce Memed’in Akçasazı düzlüğünde Müslüm’ü bekliyorken başlar.  Ferhat Hoca’nın selamıyla Abdülselam Hocanın köyüne gidecektir. Oraya Müslüm ile gideceği için kavaklıklar arasında Müslümün gelmesini bekler. Faruk Yüzbaşı, Memed’in tarla içerisinde saklandığı haberini alır almaz tarlaya baskın yapar. Otuz köyün bütün erkekleri, kadınları, köpekleri bile tarlaya gelirler. Fakat tarla yılanlarla dolu olduğu için giremezler. Müslüm ve Memed ayaklarını yırtan dikenlere ve yılanlara rağmen oradan kaçmayı başarırlar. Bir köy evine misafir olurlar. Daha sonra yürüye yürüye deniz kısıyındaki Abdulselam Hocanın kasabasına gelirler. Hocayı bulurlar. Hoca onları baştacı eder ve hizmette hiç kusur etmeden koruyup kollar. Bu arada Ferhat Hoca’da kendi ekibini kurmuş dağlarda İnce Memed namına soygunlar yaparak, zenginden alıp fakire verir. Bu yüzden de ilk soygunu köklü bir aile olan Sarı sultanoğullarına yapar.

Memed ise evini barkını kurmuş, parasıyla büyük bahçeli ev almış belli bir düzene eşkıyalıktan uzak yaşayıp gidiyordu. Ta ki kasabada Şakir Bey’in ırgatlarına yaptığı haksızlığa sessiz kalamayarak ve onu öldürene dek. Şakir Bey’i öldürdükten sonra ailesiyle vedalaşarak tekrar dağa çıkmıştır. Tam da bu esnada Topal Ali’yi yalvar yakar konağına alıp onu ağalar gibi seven Murtaza ölüm korkusundan dolayı ağlamaya başlar. Topal Ali ise kuran üstüne yemin ettirip ona İnce Memed’in eşkıyalığı bıraktığını ve adını sanını değiştirip yuva kurduğunu söyler. İnsanın nankörlüğünü en güzel temsil eden Murtaza bunu fırsat bilip yine adice Topal Ali’ye hakaretler eder. Ne de olsa yine İnce Memed korkusu kalmadığını öğrenmiştir. Ve Topal Ali’yi kovmaktan beter eder.

Memed ve Ferhat hoca çetesi dağlardadır. Arif Saim Bey de gelmiş artık İnce Memed olayına bizzat dahil olmuş ve onun yakalanması için sürdürülen çalışmaları kendisi yönetmektedir.  Zaten ağaların istediği de tam da buydu. Çünkü Arif Saim Bey’in babasının evini Cabbar’a bastırarak ve suçu da İnce Memed’e atarak iki büyük gücü karşı karşıya getirmekti. Nitekim öyle de oldu. İnce Memed’in ardına eski eşkıyalardan ve halkın değerli kahramanlarından Bayramoğlu ile bütün askeri kuvvetleri peşine taktı. Bayramoğlu İnce Memed’i görünce onu yakalamak düşüncesinden vazgeçerek onun kurtulması için yol gösterir. Onlar gittikten sonra Bayramoğlu Jandarmalarla çatışmaya devam eder. Mağarada kıstırılır ve öldürülür. Bunun üzerine Arif Saim Bey’e her şeyin başı anacık Sultan derler ve o da Anacık Sultan’la beraber köyde, kasabada ne kadar aşık eli saz tutan varsa getirilmesi için Yüzbaşı Faruk’a emir verir.

Yüzbaşı Faruk ve Kertiş Ali Anacık Sultan ve dergâhın dervişi Bünyamin’le yola düşerler. Nihayet Anacık Sultan’ı Arif Saim Bey’e getirirler. Arif Saim Bey Anacık Sultan’a olmadık ağır laflar, hakaretler eder. Onbaşı Kertiş Ali’de önce iyi niyetle yaklaşmışsa da Anacık Sultan’ı bir türlü konuşturamamış ve rütbesinin sökülme tehlikesi olduğu korkusuyla dövmeye başlamıştır. Sonra pişman olmuş Anacık Sultan’ı sırtında oradan oraya, kendi evine, doktorun evine taşıyıp durmuş ve sonunda da Yüzbaşı’nın yanına götürmüştür. Yüzbaşı ile beraber dışarıya çıkmışlar ve sabah Anacık Sultan’ın ölüsünün yanında bütün kasabalılar Yüzbaşı ve Onbaşı’nın defalarca hançerlenmiş cesediyle karşılaşmışlardır. Anacık Sultan’ın ölümünün ardından derviş Bünyamin Yüzbaşı ve Kertiş Ali’yi öldürmüş, o da Topal Ali’nin yardımıyla Anacık Sultan’ın cesedini kaçırmıştır. Bu olay da diğerleri gibi yine iftira olarak İnce Memed’in üstüne atılmış, yine İnce Memed’i halkın gözünde bir canavar gibi göstermek için bütün çalışmalara başlamışlardır.

Şiddet şiddeti getirir misali İnce Memed’in karşısına bu defa da Ankara’dan özel olarak bütün yetkiler verilerek Albay Karafırtına Azmi Bey çıkartıldı. Zalimlikte, acımasızlıkta Kertiş Ali’nin bile melek gibi kalacağı bir adam ve ardında bir alay askerle dağlarda, köylerde İnce Memed avına çıkmıştı. Geçtiği bütün her yerde kara fırtına gibi silip süpürüp ayakları üzerinde kimseyi bırakmamasına kemikleri kırıp geçiyor ama bir türlü İnce Memed ve çetesini bulamıyordu. Kırıp geçirdiği köylülerden İlyas Çavuş, Azmi Bey’e kin tutmuştu. Netice de kinini yenemeyerek Azmi Bey’i bir intikal esnasında öldürüp kayıplara karışmıştı. Azmi Bey’in ölümü köylüleri ve İnce Memed’i sevindirmişse de Arif Saim Bey bu kez daha acımasız birisi olan Binbaşı Nafiz Bey’i getirdi. Nafiz Bey ilk iş olarak bütün köyleri yerinden edip herkesi tek bir yere toplayıp, İnce Memed ve çetesine yardım yolunu kapatmaya başladı. İnce Memed ve çetesi Binbaşı Nafiz Bey’i bir gedikte kıstırdı. Öldürmemeye ateş edip yaraladı. Ferhat Hoca ve diğerleri çatışmayı devam ettirdi. İnce Memed (önceden ve nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde )  Topal Ali ile buluştular. Topal Ali “Benim de bu gece, senin gibi işim var." Diyerek muhtemeldir ki Murtaza Ağayı öldüreceğini söylemek istemiştir. Topal Ali, İnce Memed’i Arif Saim Bey’in odasına kadar götürdü. İnce Memed yatağında gazete okuyan Arif Saim Bey’e peşpeşe ateş ederek öldürdü ve yine kayıplara karışıp gitti.

 

“İnsan korktuğu için öldürür, kendini de başkalarını da. En çok korkan, korkunun son sınırına varana dek korkan, korkudan başka hiçbir şeysi kalmamış insan en yürekli insandır.” (471)

 

“İlyas Çavuş işi şakaya boğarak, durmadan konuşuyordu. "Adam amma da Karafırtına gibi bir adammış. Köyde, ayağının üstünde kalabilecek bir tek adam bırakmadı. Yediden yetmişe hepimizi, kadın erkek, kız kısrak demeden yataklık etti. Yakalayabilse miyav diyen kedilerimizi de falakaya çekecekti. Herif üstümüzden karafırtına gibi geçti. “ (568)

 



 

 

GENEL DEĞERLENDİRME

 

            İnce Memed serisi 4 kitaptan ve toplam 2.164 sayfadan oluşmaktadır. 1953-1954 yıllarında gazeteden tefrikatla ilk basım 1955’te, son 4. Seri ise 1987 yılında basılmıştır. Genel konusu; güçlünün gücünü, zayıfın sessizliğinden alması üzerinedir. 1. Kitapta yer alan uzun tasvirler diğer serilerde de yer alması ile kitabı ağırlaştırmış, giderek artan sayfa sayıları ile de okunma oranını azaltmıştır. Konular romanın ana karakteri olan İnce Memed’in yaşamı ve davası üzerine kurgulanmıştır. İnce Memed zoraki eşkıya olmuştur. O bütün hayatı boyunca ezilenlerin ve güçsüzlerin yanında yer almayı tercih etmiş, kimseye zulmetmemiş sadece zalimlerin karşısında yer almıştır. Onun yanında yer alan iyi beyler, silah arkadaşları, köylüler onu hep korumuşlardır. Dönemin askeri baskıları, komutanların zulmü ve acımasızlığı bir de ağalarla yaptıkları işbirlikleri Memed’in eşkıyalığını devam ettirmesine neden olmuştur.  Türlü macera ve sıkıntılarla dağlardan dağlara gezen Memed, bir halkın kurtuluşuna yahut isyanına ses olmak yerine bir düzenin baskılarına ve acımasızlığına ses olmuştur.

 

 

 

SOSYO-EKONOMİK DEĞERLENDİRME

 

İnce Memed serisi, Cumhuriyet döneminin sancılı, karmaşık ve baskı yıllarının olduğu dönemi ele almıştır. Halk, savaşlardan savaşa atılmış, Çanakkale’de, dünya savaşında can vermiş, mal vermiş ve yoksul düşmüştür. O dönemin ağalarının askerden, savaştan kaçtığı ve ölen kişilerin mallarına el koyduğu dahası kimsenin kimseyi nereye şikâyet edebileceğini bilmediği yıllardı. Hükümet yeni kurulmuş, Mustafa Kemal Atatürk Ankara’dan ülke yönetimini kurmaya çalışıyor halka inemiyordu. Savaşın ve yıkılan bir devletin bıraktığı enkaz en çok köylerde etkisini göstermiş, halk açık ve aç kalmıştır. Bu da yetmez gibi ağaların kölelik sistemi üzerine kurdukları saltanatın devamı için köylülere baskıların giderek artması gerektiğine inanmışlar ve halka sürekli zulmetmişlerdir. Okumayı yazmayı, siyasetin, idarenin, hak ve hukukun ne olduğunu dahi bilmeyen bir halk ise çaresiz ağalara boyun eğmişler ve buyruklarını kanun gibi yerine getirmişlerdir.

Ezilmenin, güçsüzlüğün, çaresizliğin olduğu her dönem kendine yeni şartlar doğurmuştur. Tıpkı Osmanlının Cumhuriyeti doğurduğu gibi, İnce Memed’i de bu zulüm dönemi doğurmuştur. İnce Memed ise bu zulüme boyun eğmemiş, kendisine, köylüsüne zulmeden Abdi Ağa’yı öldürmüştür. Bundan dolayı köylüler çok mutlu olmuşlar, İnce Memed’i korumuş ve sahiplenmişlerdir. Fakat “çivi çiviyi söker” misali Abdi Ağa’nın yerine gelen kardeşi Hamza da köylüye zulmetmeye başlayınca köylüler “o İnce Memed Gül yüzlü Abdi Ağamızı öldürdü de bizi aç susuz koydu” diye beddualar etmiştir. Bunun nedeni ise halkın İnce Memed’i sevmekten vazgeçtiğinden dolayı değil, mevcut yönetimin nimetlerinden mahrum kalmamak adına olduğundandır.

Halkın çaresizliği ve yönetimin zalimliği arasında kalan İnce Memed bu düzeni bozmaya karar vermiş bu uğurda mücadele etmiştir. Ayrıca İnce Memed’in hiçbir askeri öldürmek gibi bir çarpışması da olmamıştır. O askerlerden kaçmak için silah sıkmıştır.

 

“1953’te muazzam bir kış olmuştu, hatırlarsınız Boğaz’ı buzlar kaplamıştı, odunum olmadığı için birkaç ceketi üst üste giyip eldivenlerle yazdım İnce Memed’i…”

 

 

ELEŞTİRİ

 

            Kitapta yer alan uzun tasvirler, konular arasındaki bağlantılarda da yer almıştır. Memed’in akibeti hakkında hemen bilgi verilmesi gerekilen yerde uzun uzun dağdaki bir çiçeğin, kuşun anlatımı boğucu olmuştur. 1. Kitaptan başlayarak 4. Kitaba kadar gelen okuma serüveninde yazar cinselliği giderek arttırmış ve bazı yerlerde (basımdan kaynaklı da olabilir mi bilmiyorum?) açıkça yazmıştır (3.kitap 143). Bir yerde açıkça geçen o ifade diğer ve sonrakilerde “zeker” olarak devam etmiştir.

 

Diğer hata ise 2. kitapta sayfa 83’te Ferhat Hoca evli ve iki çocuğu olan birisiydi. Memed’in köyünden Eşe’yle evliydi fakat son seride İnce Memed’in sığındığı İlyas Çavuş ‘a Ferhat Hocayla ilgili olarak “Keşki eşkıyalığı bıraksa da gitse uzak bir yerde imamlık etse, evlense, çoluk çocuğa karışsa. Bin kere söyledim, her seferinde de sözümü ağzımda bıraktı."(4-575) yazıyor. Tabii buna bir de tıraş meselesi de giriyor ki birkaç gün önce tanınmamak için tıraş olan Ferhat Hoca saklandıkları mağaraya gelen çocuğun “Bir kucakta sakalın var” sözü ile yine bir çelişkiye maruz kalıyor.(4-480-581)

 

            Esasen 32 yıllık bir yazım sürecinde tamamlanan eserde bu belirttiklerimi hata olarak görmek elbette mazur görülecek değildir. Fakat dikkatli bir okuyucu olarak gözümden kaçmaması da konuya dâhildir

Birçok kitabın takrizinden, özetinden bir kitabın muhteviyatı çok iyi anlaşılmakla beraber, İnce Memed’in takrizini yazarak o iç dünyasına sizleri alamayız. Giremezsiniz de. Topal Ali’yi tanımak, Iraz ananın çocuğu Rıza’nın öldürülüşünü bilmek takrizde geçmez. Asım çavuşun insaniyetliğini, Cabbar’ın fedailiğini, Kertiş Ali’nin zalimliğini de okumak gerekir. Son olarak; edebiyatımızın güçlü ismi merhum Yaşar Kemal’in İnce Memed kitabını sayfalarına bakarak okumamazlık etmemenizi rica ederim

 

SÖZLÜK

 (Tamamını içermemektedir. Dikkatimi çeken kelimeler arasından seçip yazdıklarımdan oluşmaktadır. Birçoğunu Anadolu şivesinden bildiklerimse de bazılarını TDK sözlüğünden de ekleme yaptım)

Fırlanıyordu              :           Dönüyordu

Sabi                           :           Günahsız, masum

Evlek                         :           Tohum ekmek için sürülen hat

Çıt                              :           Ses

Yummak                   :           Kapatmak

Nişliyelim?                :           Ne yapalım?

Peryavşan                :           Şifalı ot türü

Az boz                       :           Azdan sayılmayacak kadar çok sayıda

Allalem                      :           Muhakkak, kesin

Tevekkel                   :           Oluruna bırak, Allah’a bırak

Cipil cipil                   :           Toprak üstünde birikmiş su

Fıkara                        :           Fakir, Kimsesiz, Sahipsiz             

Yeynidim                  :           Hafifledim

Güher                                    :           Görme

Kilükali mucip          :           Dedikoduya gerekçe olmak

Ehlivukuf                  :           Bilirkişi

Küşüm                      :           Kaygı

Kotarmak                  :           Pişen yemeği başka kaba aktarmak

Bes                            :           Yeter ki

Tevatür                      :           Yaygın söylenti

Derakap                    :           Hemen ardından

Tekaüt                       :           Emekli olma

Müddeiumumi         :           Savcı

Lalü ebkem              :           Dii tutulmuş, lal olmuş



[1] https://www.antoloji.com/yasar-kemal/hayati/

[2] http://www.milliyet.com.tr/ince-memed-60--romani--ise-50-yasinda--pembenar-detay-kultursanat-965756/

 


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu