AHMET MİDHAT EFENDİ - CİNLİ HAN



CİNLİ HAN KİTABI


CİNLİ HAN


Keşke bu eserin adı Cinli Han değil de Uğurlu Han olsaydı. Neden mi?

Bu eserde Ahmet Midhat Efendi bizi Fransa'da br köye götürüyor. Köyün gençleri askerlik çağına geldiği için sevdikleriyle, sevgilileriyle vedalaşıyor. İçlerinden Salpetre'de Josephine ile bir köşede buluşuyor. Salpetre, Josephine'e sevgisini ve onun için zengin olacağını söylüyor. Josephine'de onu askerden dönünceye kadar bekleyeceğini ve kalbini kimseye vermeyeceğini söylüyor. Salpetre askere gittikten sonra hem para biriktirmeye hem de okuma yazma öğrenmeye başlıyor. Josephine'de sevdiği adam için zengin olmaya ve o da okuma yazma öğrenmeye başlıyor. Köyde Josephine herkesten ayrı bir karakterde olduğu için ve kimse Josephine ile rahatça konuşamadığı için zenginliğini kıskanıyorlar ve türlü dedikodular çıkartıyor. 

Köye gelen garip bir adam da hakkında konuşulan bu kıza daha görmeden aşık oluyor. Bu adam Monsieur de Laroche isminde azılı bir katildir. En büyük işbirlikçisi herkes tarafından güvenilen papaz Brisill'dir. De Laroche ne yapıp edip bu kızı karısı yapmak istemektedir. O da olmazsa en azından metresi olmasına dahi razıdır. Papaz ile birlikte ne yapacaklarını düşünürler. Papaz sonunda bir yol bulur ve onu kaçırmasını söyler. Josephine papazın kumaş işlerini yapmak için kiliseye gittiğinde papaz Josephine'e afyonlu bir içecek verir. De Laroche'da bu sayede kızı kaçırır.

Salpetre asker dönüşü Josephine'in kaçtığını öğrenir. Bütün köylü onun kendi gönlüyle kaçtığını söylese de Salpetre inanmaz ve onu bulmak için elinden geleni yapacağını söyler. Bunun için arazide gezen jandarma birliğine başvurur ve alınır. O artık hem görevini yapan bir asker hem de bu sayede arazilerde dolaşarak sevdiğini arayan bir aşıktır. 

Yolu bir gün ormancıların odun kesip yaktığı bir ormana düşer. Onları gözetlerken bir an da yağmur yağar. Yağmur öyle bir yağar ki ne dönebilecek nede saklanabilecek fırsatı vermez. Atıyla bir harabeye kendini zor atar. İçeriye girdiğinde üstü başı sırılsıklam olmuştur. Hemen ateş yakar. Vakit ilerlemiş yağmur olanca hızıyla yağmaya devam etmiş olduğundan orada kalmaya mecbur olmuştur.

Yere uzanıp yattığı esnada harabenin bacasından değişik hareketler yapan birilerini görür. Birilerinin şarkı söylediğini duyar. Çıtırdıların ve harabenin kapısının aniden açıldığını fark eder. Salpetre öyle cinden şeytandan korkacak bir adam olmadığı için kendi kendine " Ne güzel işte; onlar şarkı söylüyor dans ediyor. Bu da benim için güzel bir eğlence" diye korkuyu bırakın mutlu dahi oluyor. 

Fakat bacadan inen başka bir cin hızla Salpetre'nin üzerine geldiğini fark edince Salpetre hemen silahını çıkarıp ateş ediyor. Cin mermiyi salpetre'ye geri atıyor, bir daha ateş ediyor ama o mermiyi de geri salpetre'ye atıyor. Salpetre bu kez kılıcına davranıyor. Kılıcı gören cin "Aman efendim bana kıymayın" diyor.

Velhasıl cin sandığımız kişi aslında De Laroche tarafından görevlendirilen ve görevi de cinli hana kimseyi yaklaştırmamak olan birisidir. Salpetre bu adamı konuşturyor ve anlıyor ki Josephine burada saklanıyor. Josephine'i bulup ona hasretle sarılıyor. Josephine, Salpetre'ye bütün gerçekleri anlatıyor. Yalnız bu adama dokunmamasını onun kendisine burada bir kardeş gibi yoldaşlık yaptığını söylüyor.

Salpetre bu sayede cinli handan sevdiği kızı kurtarıyor. Cinli handaki adam ise Salptre'ye " Sen kızı köye götür. Sen askerlerle tekrar buraya gel. Burada bizim taşıyamacağımız kadar altın var. Sen gelene kadar beklerim ve beraber karakola teslim ederiz" diyor. 

Salpetre köye gelene kadar hem o adam hem papaz ve De Laroch çoktan kaçmış gitmişlerdir. Salpetre bu cinli hanı yıkıp yerine karakol yaptırmıştır. Josephine'i de yanına almış ve buraya taşınmışlardır. Salpetre buranın adını Uğurlu Han olarak değiştirmiştir.

İşte bu yüzden kitabın adına en çok "Uğurlu Han" yakışırdı.


KİTABIN ADI : CİNLİ HAN

YAZARI           : AHMET MİDHAT EFENDİ

YAYINEVİ       : TDK/ 70 s.


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu