MEDENİ KARATAŞ - BU ÇAĞ

 



KİTAP YORUM       : FİLİZ KALKIŞIM ÇOLAK 

  

Fuat Köprülü, Halk Edebiyatı ve geleneğinin yerleşik uygarlığa yönelik yeni bir oluşum olduğunu savunur. Dolayısıyla günümüz aşıkları edebi gelişmelere ne kadar açıktır? İnsan gerçeğini bireysel ve toplumsal boyutlarıyla ne ölçüde dile getirebilmişlerdir? Seslendikleri kitlelerin toplumların kimliğini ne ölçüde ortaya koyabilmişlerdir? Dili etkin şekilde kullanabildiler mi? Bütün bunlar üzerinden aşığın kim olduğunu anlamaya çalışacağız. Dolayısıyla aşıklar öncesinde özellikle yaşadıkları bölgenin kültürel dokusundan yola çıkarak topluma hitap ederler. Yaşadıkları yörenin ağzı bunda oldukça önem taşır. Dolayısıyla Aşık Medeni Karataş kitabında bizleri tam da bu noktada ağırlamaya başlıyor. Dilin sadeliği ve ustaca kullanımının yanı sıra baskın üslubunun sarsıcı gücü de oldukça dikkat çekici. Canı yanmazsa insanın sesi de çıkmazmış ya işte öylesi bir şey ! Üstelik onların canını yakan şeylerin genellemesi toplumsaldır. Bireysel çıkarlar yola çıkarlar da o yolda milli değerleri kuşanır bir cengavere dönüşür koca bir milleti simgelerler. Kah yenilmez bir kumandan olurlar kah Allah Aşkıyla yanan bir derviş. Yürüdükleri yol başka türlüsü olmaz olamaz onlar Aşıklar için.

 

Nitekim, kul hakkını bulacaksınız,’’ Hakkı'nı ver Hakkı'da ‘’ürkeceksiniz kendinizi sorgulayacaksınız. Acaba ben hakka girdim mi diye endişe edecek dönüp bir daha geldiğiniz noktaya bakacaksınız en başından. Belki de artık toparlanma zamanı geldiğini düşünecek silkelenecek özünüze döneceksiniz. Her şeyi gören duyan Yaradan'a sığınacaksınız sizi Yaradan Allah'ınıza, ‘’Gözleyen'dir O’’ seslenişinde değerli ozanımızın. Evet her şeyi gören bilen Allah’ı hissedeceksiniz, iliklerinize kadar, titreyeceksiniz üzerinizden sıcak şelaleler dökülecek. Yağmura tutulduğunuzu sanacaksınız, o ses; içinizdeki gücün sesiyle kendinize gelecek, kendinizi bulduğunuz o hakikate sımsıkı sarılacaksınız. Ne güzel şey değil mi inanmak iman etmek. Yaradan'dan ötürü yaratılanı sevmek. Vicdan gözüyle bakmak herkese her şeye ayrım gözetmeksizin tüm dünya insanlığına vicdan gözüyle bakmak . Nitekim bu yüce değerler en çok Türk Milletine yakışıyor. Sevgili dost işte Türklüğü haykırırken yüreğinde ki o imanla haykırıyor adaleti savunuyor, zulme meydan okuyor. ‘’Yetim Gözyaşları Akıyor Beni’’ isimli o güzel çalışmasında yine! Çöplerden ekmek arayan, yiyecek arayan insanların sefilliğine vurgu yapıyor, mebuslara sesleniyor en alttan en üstteki yöneticilere haykırıyor korkusuzca! Nitekim bir ülkede bir yörede şehirde ,bir insan bile yokluk çekiyorsa sorumlusu o bölgenin o şehrin yörenin yöneticileridirler her şeyden önce! Sırf güce sahip olmadıkları için, ötelenen insanların mazlumların maruz kaldıkları muamelelere tanık olacaksınız yer yer, aşığımızın seslenişlerinde adalet, hak arayışlarında. Oysa, insana yaraşmaz mıydı; İnsana insanca muamele etmek ! Elbette insan doğan insana en çok bu yakışırdı. İnsan doğduğumuz kesin ancak insan kalabildiğimiz muamma! Bu şekilde değerlendirdiğimizde özümüze dönme zamanı adına bir çok şeyi gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüceksiniz; atışmalarında taşlamalarında o güzel hicivlerinde Allah dostu ozanımızın ? Kendimizi sorgularken en çok şu sorularda takılı kalacaksınız! Bizi buna getiren nedenlere… Çıkarlarımız, hatta koruyamadığımız onları dahi yanlış insanlara teslim ettiğimiz çıkarlarımız bir bir gelecek dizilecekler önümüze? Onlar bile bizden hesap soracaklar. Kaldı ki ülkenin çıkarlarını kendi çıkarlarımızdan üstün tutarak kirlettiğimiz emellerimiz tertemiz şafaklara uyanma ihtimalimiz. Hangisine neyin hesabını vereceğiz bilmem ama sıkı bir vicdan bombardımanına tutulacağız aşikar! Tüm bu soruların yanıtını ise, ‘’Maymunun Üç Ordusu’’ şiirinde bulacaksınız yine. Tansiyonunuz yükselecek bir kez daha Nagehan’a Nasihat taşlamasında! Vatanını seven namuslu onurlu insanların bir bir sahneden indirilişini izleyeceksiniz izletecekler! Sonra mı; İyi ki o canım analarımız var, bacılarımız kardaşlarımız .''Sus bey dansiyonun neyin yükselivecek du bakam Allah böyük böle gidivecek değil ya!'' diyerek sakinleştirecek sizleri bizleri. Yoksa nice olurdu halimiz.

 

Efendim durum bu ya İngiliz Ajanı da gelir Amerikan Ajanı da elini kolunu sallaya sallaya nutuk atarlar ödülleri toplar giderler! Onlar da konuşur Nagehan’da ! Kendimizi yerden yere vururken işte en önemli husus vatanın kaderini tayin edenlerin kimler olduğunu bir kez daha sorgularken üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz gerektiğini düşünecek dört elle yetişecek yeni nesillere sarılacaksınız. Eğitimle ancak ve ancak ülkenin kaderi değişebilirdi bunu bir kez daha en çok’’ Nagehan’a Nasihat’’ taşlamasında anlayacaksınız aşığımızın. Uzun vadede çünkü her şey, ancak; bilinçli, aklı başında, üreten, düşünen, düşündüğünü hayatta doğru yere koyabilen bir nesille mümkün olabilir Türkiye Cumhuriyeti Çağdaş Medeniyetler seviyesine ulaşabilirdi. Ülke kuruldu kurulalı tarikatlardan şeyhlerden çektiğini hiçbir şeyden çekmedi. Din her şekilde alçak namussuz kişilerin hedeflerine pis emellerine alet edildi. Halkın dini duyguları sömürüldü. Ve din en büyük silah olarak bu halka karşı kullanıldı. Devlet fetöcü vb namussuzların alçakların eline geçti. Tüm bunların önüne ancak ve ancak eğitimle geçemiz mümkündür. Diğer şekli düşünülemez dahi! Mustafa Kemal tüm bunları anlattı bizleri gençleri gerek 10. Yıl nutkunda gerek Gençliğe Hitabesinde uyardı. Her şekilde karşılaşacağımız tehditleri bizlere anlattı belirtti. Sevgili ozanımızın ‘’Türk Gençliğine Hitaben’’ isimli çalışmasında vatan aşkını Atatürk aşkını bulacak Atatürk düşmanlarından vatan hainlerinden bir kez daha nefret edecek onların kim olduğunu analiz edeceksiniz..

 

Evet, sevgili dostlarım aşkların en yücesi vatan aşkıymış ya, çırpınan yürekleriniz bir kez daha düşecek Çanakkale’ye! Gelincikler açacak her bir kuzunun Allah aşkıyla düştüğü yerlerde. Nefes nefese bir bir şehadete koşan mehmetlerimizin o nur yüzü ışıyacak mısraların arasından. Deniz kabaracak Boğaz arşa yükselecek sonra bir bir melekler yağacak gökten safir melekler. Her biri bir mehmetin yolculuğunda rehber, kucağını açmış bekleyen Cihan Sultanı Efendimiz Muhammet Mustafa’ya(sav) kavuşacaklar aşkla. Kükreyecek kanlı sırttan Mavi Gözlü Dev o esnada! Top sesleri sıçrayacak bir daha topraktan, siz vatan müdafasında sarınmış al kanını Türk Askerinin, savaş meydanında can vermeye koşacaksınız ezanlar yükselirken mavi kubbelerin ışıltından. Bir yıldız düşecek sızım sızım avuçlarınıza ,öylesi bir aşk için için yanacaksınız. Yanacak avuçlarınızda sahici bir hasta gibi gelincikler. Gül kokusu duyacaksınız koynunuzda, huzura kavuşacaksınız. Evet sevgili dostlarım. Ozan olmak kolay şey değil aşıklık mertebesinde yürümek kolay şey değil. Onlar halkının sesidirler mazlumun kimsesi kimsesin sahibi. Bunu yaparken sadece Allah’a sığınırlar o gücü onun yüceler yücesi varlığından alırlar.Taşın altına elini sokarken taşın altında ki yılanı bilirler elinden olacaklarını da. Yılandan bu sebeple korkmazlar canını ortaya koymaktan çekinmez bir an bile tereddüt etmezler. Zira Allah yolunda olduklarını bilir hakkı Hak’kın izniyle savunur sahibine teslim ederler. Değerli arkadaşımız çok genç yaşta bu yola baş koymuş ve yürümektedir. Duruşuyla onuru namusuyla bu vasfın gereklerini itinayla taşımayı elbette başarıyor. Bu onun farkı, herkes bu vasıflara layık olamaz. Ben Ozanım Aşığım demekle de olmuyor, çalıp söylemekle de. Halk zaten hak ettiğini hak ettiği yere getiriyor.

 

Ben değerli dostumun ne kadar yürekli olduğunu şahsen çok iyi biliyorum .Onun yiğitliğinden mertliğinden adaletinden şüphem yoktur, biliyorum ki Rabbimin de yoktur! Evet sevgili dostum, çıktığın yolda; yolun kutlu ışığın nurlu, Allah yar ve yardımcın olsun! Ne Mutlu Türküm Diyene! Sevgilerimle…

 

 KİTABIN ADI           : BU ÇAĞ

YAZARI                     : AŞIK MEDENİ KARATAŞ

 


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu