Yapay zeka; makinelerin
insanlar gibi hareket etmesini sağlayan ve bilgisayar yazılımları ile
gerçekleştirilen kodların bütünüdür. İlk yapay zekâ çalışması ne zaman nerede
ve nasıl başladı ve yapay zekâya neden ihtiyaç duyuldu bunları inceleyelim;
İnsanoğlu var olduğundan bu
yana kendinden başka akıllı yaratıkların olup olmadığını merak etmiş ve bu
merak neticesinde araştırmalar yapmıştır.
Gelinen noktada yapay zekâ ile üretilen robotlara gelinmiş ve süreç yine
de tamamlanmamıştır. Şimdi bu sürecin en başına gidelim.
PUTLAR
İnsanlar kendilerini
kötülüklerden koruyacak, onların duygu ve düşüncelerini duyacak varlık olarak
putlara tapınmaya başlamışlardır. Bana göre putlar tarihte bilinen yapay zekânın
atalarıdır. Son ve ilk arasındaki en önemli bağ ise “Fikir iletişimi”dir.
İkisinde de istenilen fikirlerin doğrultusunda gerçekleştirilen olguları var
etmektir. Putlar ikiye ayrılır; Sanem: ağaçtan
vb şekillerden insan silüetine benzer olarak yapılan, Vasen: taştan vb şekiller
elde edilerek yapılan putlardır.
İnsanoğlu kendi yaptığı
putlardan yardım dilenmiş ve dileklerini gerçekleştirmelerini beklemişlerdir.
FABL
Fabl bilindiği üzere
hayvanları konuşturma edebiyatıdır. İnsanlar kendilerinden başka akıllı
yaratıklara ulaşmaya çalıştıkça yeni fikirler geliştirmişler ve temelde duygu
ve düşüncelerini yansıtabilecekleri varlık olarak hayvanları seçmişlerdir.
Onlara yazılı eserlerde can verip, akıl verip konuşmalarını sağlamışlar bu
şekilde yeni bir döneme girilmiştir. Bunun ilk örneği Kelile ve Dimne hikâyeleri
olmuştur. Ardından La fonten masalları vb hikâyeler ve en sonunda da çizgi film
ve sinema filmleri ile yön vermeye çalışmışlardır. Netice itibari ile yapay zekânın
geldiği bu noktada putlar gibi insanların kendi yaptığı varlıklar üzerinden yapay
zekâ yolcuğu yerini akıllı cihazlara bırakmıştır.
AKILLI
CİHAZLAR
İnsanın temelde istediği en
önemli şey; kendinden başka akıllı varlıkların olması ve onların da aklından
yararlanarak isteklerini gerçekleştirmesidir. Mesela ilk akıllı cihaz nedir
diye soracak olsak cevabı telgraf olacaktır. Telgraf bir çeşit kodların
aktarımı ile iletişim olanağı sağlayan bir tür haberleşme sisteminin teknolojik
olarak ilkidir. Burada da amaç insanın kendinden başka akıllı cihaz sistemine
geçerek duygu ve düşüncelerini onlara yaptırmasıdır. Nitekim telefondan,
elektroniğe uzanan uzun bir yolculuk bizi mekaniğin ve elektroniğin buluştuğu
noktaya getirmiştir.
MEKANİK
ZEKÂ
Mekanik teknolojisi insanın
ürettiği bir tür teknik verilerle elde edilen ve sanayi devriminde oldukça
önemli rolü bulunan sistemin bütünüdür. Her ne kadar sanayi üzerinde mekanik
cihazların olduğunu söylemek istesek de konumuz arabalar üzerinden devam edecektir.
Arabaların geldiği nokta ile
başlangıcı arasında (mekanik olarak)yaklaşık 200 yıllık bir zaman dilimi
vardır. 200 yıl önce mekanik motor üretiminden günümüzde hibrit sistemlere
gelinen bir teknoloji vardır ve gerek o dönemin gerekse bu dönemin en yakın ilişkisi
araçların insanı bir yerden bir yere taşımasını sağlamasını istemektir. İşte bu
istek mekanik ve elektronik verilerin ışığında yapay zekâya uzanan önemli
yollarından biridir.
ROBOTLAR
Yine insanlar kendilerine
evlerinde yardımcı olacak eşyalar üretmeye başlamış bununla beraber çamaşır
makinesi, bulaşık makinesi, temizlik robotu vb ürünler geliştirmişlerdir. Fakat
insanlar ne yapmışsa sadece yaptıkları tek işlevselli ürünler olmuş kendi
bağımsız hareketini ve çok işlevselli bir sistemin de geliştirilmesi
gerektiğinin yolunu bulmuşlardır. Mesela; Çamaşır makinesinde bulaşık
yıkayamazsınız arabanıza şarkı söyletemeziniz, cep telefonunuza binip
uçamazsınız. Ama bunların hepsini bir arada yapabilecek bir teknoloji
geliştirebilirsiniz. İşte bunun adı; yapay zekâdır.
YAPAY
ZEKÂ
Yapay zekâ doğrultusunda
insanların ürettiği robotlar yine amacı doğrultusunda hareket edebiliyor.
Üretilen robot, robot asker veri girişine sahip ise görevi sadece savaşmaktan
ibarettir. Eğer robot, robot köpekse görevi yine köpeklerden elde edilen
kopyaları gerçekleştirmesidir. Ses verisi yüklenerek havlaması sağlanır,
tehlike karşısında saldırması ve koşması gibi veriler sağlanarak gerçeğe en
yakın bir robot üretilir.
Üretilen robot, robot insan
olarak üretilmiş ise yine belirli görevler içerisinde üretilir ve görevi
dışında bir görev yapmasını bekleyemezsiniz. Çünkü elektronik kodlarından en
önemli kod “eğer” ve “ise” olarak yüklense bile ruh olmadığı için yine sınırlı
sayıda “eğer” ve “ise” karşılaştırmasına cevap verecektir. Bu da sınırlı bir zekâ
üretimi olacağı için robotları da sınırlandırarak ve sınıflandırarak üretmek
gerekecek demektir. Mesela üretilen robotun görevi, robot kadınsa üreticinin
onu ne amaçla yönlendirmek istiyorsa o kodları yüklemesi gerekecektir. Yani bir
kadın robottan, bir insan şeklinde görev beklemek olanaksızdır.
Yapay zeka ile gerçek zeka
arasında tek duvar vardır; olanak… Olanak duvarı bu iki zekâyı da
sınırsızlıktan koruyarak insanın sınırsız bir robot üretimine olanak vermemesi
anlamına geliyor. Yine de bir olanak duvarında oluşan çatlak yeni bir fikir
veriyor; şayet robotlar insan gibi davranamıyorsa, insanlar robot gibi
davransın. Yani ruhsuz insanlar komutlarla sadece görevine odaklansın… Yaşayan
ölüler.
ZOMBİLER
Zombiler hayatımıza gireli
çok bir zaman olmadı. Onlar yaşayan ölülerdir. Ve robotlar gibi acı çekmezler,
düşünmezler ve görevi dışında hareket etmezler. Tahmin ediyorum ki yakın
zamanda çevremizde zombi besleyen bilim adamları olacak ve onlar evlerinde bir
köpek gibi zombi korumaları yaratacaklardır.
Belki de yapay zekânın
gerçek zekâyı ele geçirmesi bu sayede mümkün olup yapay ve gerçekten yaşayan ölü
bir zeka elde edilecektir. Mümkün mü;
elbette mümkün, putlardan robotlara gelinen bu yolculukta insanları kitlesel
veya bireysel olarak ele geçirmek çok daha mümkün. Bunun için, aşılardan, ses
frekanslarından, kokulardan veya toplumsal korkulardan faydalanmak yeterlidir.
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?