KANLI GECE - MAŞİDE DİNÇER

 






Dört kardeş ve anneleri oturma salonunda oturuyordu. Kızlar birbirine sokulmuş, yorgun argın işten gelen abileri dinleniyorlardı. Dışarıda şiddetli bir fırtına vardı, kıyamet kopuyordu sanki. Rüzgâr pencereden içeriye doğru ıslık çalarak uğulduyordu. Zemherinin bilmem kaçıncı gecesiydi. Hatice Hanım sobaya durmadan odun atarken bir yandan da kendi kendine endişeleniyordu.

Yine gelmedi bu akşamda, ayyaş adam nerelerde geziyorsa karda kışta, gelmese bari geberip kalsa bir yerde. Çocuklara bir şey yapacak diye korkuyorum! Burada bize bir şey yapsa kimseler duymaz sesimizi.

Sessizliği ilk bölen en küçük kızı Elif olmuştu

_ Yine nerelerdeyse bu babamız olacak adam, baba demeye bin şahit gerekte

Ahmet 

_Gelemez inşallah geberir kalır bir yerlerde, dedi 

Ablaları biraz kırgın ses tonuyla konuştu 

_Ablam o adamla kaçmasa böyle olmayacaktı belki… 

Hatice Hanım içindeki korkularını bastırmak ister gibi

_Ne yapsaydı ablanız? Kaç defa istediler yok dedi başka bir şey demedi. O da çareyi kaçmakta buldu. 

Bu adamla aynı çatı altında yaşamaktansa kaçıp gittiği için çok iyi yapmıştı. Yıllardır ömrümü bitirdi, çekmediğim eziyet kalmadı. Dayağı, kötü sözleri, aşağılamaları, ailesinin ettikleri hangi birini sayayım ki... 

 Çocuklarına baktı şefkatle, her akşam onları kanatlarının altında topluyordu. Oğlunun ikisi çalışıyor, kızları okullarına gidip geliyordu. 

Dışarıdan gelen demir kapının sesiyle irkilmişti hepsi, bir anda içerisi buza kesmişti. Kapıyı çarparak ve bağırarak girmişti Hayri kapıdan. 

Odası ayrıydı evde hiç kimseyle konuşmaz yabancı gibi yaşayıp giderdi. Bazen günlerce ortadan kaybolur, Hatice Hanım ve çocuklar rahat bir nefes alır, hiç gelmesin isterlerdi. Geldiği zaman ise, sarhoş gelir evde kıyametler kopardı. Evleri mahallenin dışında olduğundan hiç kimse duymazdı seslerini. Dışarıdan gelen rüzgârın ıslık sesleri kadar ürkütücüydü eve gelmesi. Odanın kapısını sertçe açarak içeriye girdi 

_Ooh keyfiniz yerinde maşallah…

 Cevap alamayınca 

_Çıkar lan paraları Ahmet, sana diyorum

Ahmet huzursuzlanarak uzandığı yerden doğrulmuştu.

Hatice Hanım araya girerek

_Ne istiyorsun çocuktan üç kuruş para kazanıyorlar, onu da senin zıkkım içkine mi versinler

_Verecekler  tabi lan, çıkarın parayı diyorum size 

Ahmet ve ağabeyi Sedat göz göze geldiler o anda bakışları aynı şeyi söylüyordu. Bu yaşa gelmişler halen kokuyorlardı babalarından. Ceplerindeki parayı çıkarmak için ellerini atacakken Hatice Hanım yine araya girdi.

_Hayri Allah aşkına odana git, günlerdir yoksun ortada, ne yiyip içtik hiç düşündün mü? Yeter çocukların emeğini sömürdüğün yıllarca. 

Hayri daha da hiddetlenerek Hatice Hanım'a bir tokat attı Hatice Hanım yere yığılmıştı. Koskoca çocuklarının önünde dayak yediğine mi yansın çektiklerine mi yansındı. Ahmet ve Sedat oturdukları yerden çaresizce kalkarak annelerini yerden kaldırdılar. Daha önceleri bu durumlara çok şahit olmuşlardı. Ahmet diklendi, bu sefer canına tak etmişti.

_Yeter ettiğin para falan yok, çık git odana rahat bırak bizi dedi

Hayri sinirle çıktı odadan. Odadakiler daha toparlanamamışken elinde tüfekle girdi. Gözlerinden ateşler çıkıyordu öfkeden deliye dönmüştü.! Sedirin köşesine büzülmüş iki kız kardeş birbirlerine sarılmışlardı korkudan.! Hatice Hanım yerinden hışımla kalkarak çocuklarına siper etmişti kendini.

_Yapma, demeye fırsat kalmadan kulakları sağır eden tüfeğin sesi duyuldu. Bir el iki el Hatice Hanım yere yığılmıştı bile. Ardından çocuklara doğrulttu tüfeğini hangisine denk gelirse sıkıyordu.

Elif bacağından yaralanmıştı. Nasıl olduysa o hengamede pencereden kaçmayı başarabilmişti. Yalın ayak, kanlar içinde perişandı, ayaklarını hissedemiyordu. Can havliyle evden uzaklaşmaya çalıştı. Ablasının ışığı görünüyordu uzaktan ulaşabilseydi. Köpek sesleri ve rüzgârın sesi birbirine karışmış, zifiri karanlıkta bacağından kanlar akarak  yürümeye çalışıyordu. Nihayet ablasının kapısına gelebilmişti, zile bastığı anda oracığa yığıldı. Gözünü açtığında hastanedeydi bacağındaki kurşunu çıkarmışlar sargılı duruyordu. 

Birden aklına olanlar geldi 

_Anne  anneee  diye hastaneyi ayağa kaldırdı. Ablası yalpalayarak yanına geldi ayakları bedenini taşıyamıyordu artık. Kardeşinin kollarına bırakmıştı kendini.

_Annemi öldürdü, annemi öldürdü o katil 

Sakinleştirici iğne yaptılar uyudu Elif. Bundan sonra annesinin ve Sedat ağabeyinin acısıyla yüreği yanacak yaşadıklarını ömrü boyunca unutamayacaktı şimdi uyusundu. Ahmet ve Nermin'i yoğun bakıma almışlar ağır yaralıydı ikisi de. 

Babalarını olay yerinde yakaladı polis mahkemeye sevk edildi. Kanlı gecenin sabahında mahkemeye çıkmıştı müebbetle yargılanıyordu. Hâkimin karşısına çıkarken takım elbisesini giymiş, tıraşını olmuş masum bir ifadeyle duruyordu sanık sandalyesinde. Sesi titreyerek ellerini ovuşturdu terlemişti korkudan.! 

_Ben masumum hâkim bey, beni baba yerine koymadılar. Karım koca yerine koymadı, eve almadılar, karda kışta günlerce sokakta kaldım. Ağır tahrik altında işledim cinayeti. Adalet istiyorum avukat istiyorum hâkim bey, dedi.

Elif'in hastanede ifadesi alınırken babasının savunmasını da okudular. Elif hastane koridorlarında yankılanan sesiyle bağırıyordu.! 

_Adalet istiyormuş bu mu adalet? O nu hapiste beslemek mi? İyi halden bir kaç yıl yatırıp sonra tahliye etmek mi? Annem tek başına büyüttü bizleri. Annemin zorluklara göğüs gererek, tek başına yaptığı evimizin bembeyaz duvarlarını kana boyadı bu adam.

Hıçkırıyordu… 

Ben de adalet istiyorum asın bu katili asın!

 

Yorum Gönder

1 Yorumlar

BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?

Close Menu