TÜRK ROMANINDA AVRUPA (1872-1900) - AHMET KOÇAK

AHMET KOÇAK

 

ÖZEL NOT:

Tez çalışmalarından doğan bu tür kitapların akademik çalışmalar olmasından dolayı takriz değil, takdim yapabileceğimi ve büyük saygı duyduğum bu eserlerin kamuoyu ile paylaşılmasına katkı sağlamak amaçlı paylaşım yaptığımı belirtmek istiyorum. Darb-ı mesel ile; göz nuru denilen bu tür eserler bize konusunun perde arkasını en detaylıca anlatımını sağlıyor. Faydalanmak ve faydalı olmak dileğiyle…

ARKA KAPAK

Milletlerin hayatındaki değişim ve dönüşümleri farklı yönleriyle ve en geniş ölçüde yansıtan edebî metinler arasında romanların ayrı bir yeri vardır.

XIX. yüzyıl, Osmanlı’nın yüzünü Batı’ya döndüğü; siyasî, fikrî ve edebî alanda hızlı yenilik ve değişimlerin yaşandığı bir yüzyıldır. Türk Romanında Avrupa adını taşıyan bu araştırmanın hedefi, ilk dönemde batının Türk aydını ve sanatkârı tarafından nasıl değerlendirildiğini, Avrupa’nın sosyal ve iktisadî durumuna kısaca kültür ve medeniyetine dair meselelerin romanlarda ne şekilde ele alındığını tespit etmektir.

Elinizdeki eser, Avrupa kültür ve medeniyetine ait değerlerin Ahmet Midhat Efendi, Şemseddin Sami, Namık Kemal, Samipaşazâde Sezai, Recaizâde Mahmut Ekrem, Mizancı Murat, Fatma Âliye Hanım, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Nabizâde Nazım, Safvetî Ziya ve Safvet Nezihî gibi Türk edebiyatının öncü isimlerinin romanlarında kendisine ne ölçüde yer bulduğunu ele alırken, diğer taraftan Avrupa kültür ve medeniyetinin romanlar üzerinden Türk toplumunun sosyal hayatına nasıl yansıdığını incelemektedir.


 

TÜRK ROMANINDA AVRUPA (1872-1900)

 

Ahmet Koçak, “Türk Romanında Avrupa” adlı doktora çalışmasını kitaplaştırarak hazırlamış olduğu çalışmasıyla Türk romanında Avrupa’ya bakışı, Avrupa’nın yaşam ve kültürel alanlarını ve Türk yazarların gözünden Avrupa gibi konuları incelemiştir.1872- 1900 yıllarında Şinasi ile başlayan roman çalışmaları aslında Avrupa’nın roman ve yazım dünyasının etkilerinden doğmuştur. Yine o dönem Şinasi (Şair Evlenmesi ) sonrası Ahmet Midhat Efendi, Namık Kemal, Recaizâde Mahmut Ekrem, Abdulhak Hamit gibi isimlerde Şinasi’nin açtığı bu yolda yürümüşlerdir.

Eser 4 bölüm, 62 başlık ve 772 sayfadır. 1. Bölüm, Mekân ve Medeniyet İlişkisi Açısından Avrupa’nın Türk Romanına Yansıması konusunu incelemiştir. Türk Romanlarında sıklıkla yer alan Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinin şehircilik, mimari, cadde ve sokak kültürünü ve bunların Türk romanlarına yansımasını ele almıştır. 2. Bölümde, Avrupa’nın Kültür ve Sanatının Türk Romanına yansımasını Resim ve Heykel, Müzik, Yabancı dile ilgi gibi alt konu başlıklarıyla incelemiştir. 3. Bölümde Avrupa Sosyal hayatının Türk romanına yansıması incelenmiş ve Avrupa yaşam kültürü, aile ilişkileri, flört, aşk, ekonomik gibi çeşitli alt başlıklarla ele almıştır. 4. Bölümde ise Türklerin Avrupa Algısı üzerine çalışma yapılmış ve bu konu üzerinde incelemelere yer verilmiştir.

Elimizdeki bu eser sadece Türk Romanlarında Avrupa konusunu ele almış demek haksızlık olur; konusu itibari ile Ahmet Midhat Efendi’den, Namık Kemal’e kadar birçok yazarın eserlerinde yer alan Avrupa’ya bakış yaklaşımı değerlendirilmiş ve bu sayede Avrupa hakkında detaylı bilgiler de verilmiştir. Elbette dikkatimi çeken en önemli konulardan biri de Ahmet Midhat Efendi’nin Avrupa anlatımları olmuştur. Bugüne kadar okuduğum onlarca kitabında Ahmet Midhat Efendi bizi, Paris’ten Rusya’ya, İtalya’dan Sicilya’ya götürmüş ve ben de hep düşünmüştüm; Avrupa’yı kısa süre görmüş olan Ahmet Midhat bu kadar ayrıntılı anlatımı nasıl sağlayabiliyor? Bu ve daha fazla soruların cevabını bulduğum bu eserden önemli yerleri (geleceğe not etmek adına) tek tek yazıp kaynak bir eser olarak saklamak istiyorum.

Konuların ve konu içinde not aldıklarımın yazımını paylaşmadan önce şunu da belirtip çalışmamı başlatmak istiyorum; Öncelikle değerli Ahmet Koçak hocama ve kendisinin de belirttiği üzere değerli M. Fatih Andı Beyefendiye çok teşekkür edip böylesi muhteşem bir eseri bizlere yayınlayan Kitabevi’ne de şükranlarımı sunmak istiyorum.

NOT: Kitap içerisinde yer alan dipnotlar kaynakça olarak eserde yer verilmiş ve numaralandırılmıştır. 

 

1.1.Mekan Olarak Avrupa

Kıta Avrupası (Europe), adını Grek mitolojisindeki Fenike Kralı Agenor'un kızı Europe'den alır. Grekçe olmadığı bilinen kelimenin Sâmi dillerinde "güneşin batışı, akşam" anlamını taşıyan "ereb"den geldiği ve Yunanlılar'a Fenikeliler'den geçtiği sanılmaktadır. Uzun süre yalnız Ege denizinin batısında kalan ülkeleri ifade etmek için kullanılan Avrupa, ancak yakın çağlarda tüm kıtanın adı olarak kullanılır olmuştur[2].

 Midhat Efendi, 1889 Avrupa seyahatinden önce yazdığı romanları nasıl oluşturduğunu kendisi şöyle açıklar: “Romanlarımda şimdiye kadar karilerim efendilerim hazeratına icra ettirmiş olduğum seyahat-i fikriye, kendimin de fikren vuku bulan seyahatlerimin semere-i hâsılası olduğu için, iki ciheti de hayal üzerine mübteni birer seyahat demek idiler.”

 

Ancak Midhat Efendi Paris'i o kadar iyi anlatmıştır ki, Avrupa'yı mutlaka gezmekle tanınacağına inanların onun Paris'i görmeden yazdığı Paris'te Bir Türk romanını okudukları zaman hayrette kalmışlardır. Nitekim Midhat Efendi Cevelan'da Paris'i görmeden anlattığı bir olayla başarısını tescillemiş olur: “Bundan on beş sene mukaddem Paris'te Bir Türk romanını yazdığım zaman, okuyanlar meyanında Paris'i tanıyanlar, mutlaka benim Paris'e gitmiş olmaklığımı itikat eylemişlerdi.” sözlerinden sonra yakın tanıdıklarından Kasap Teodor Efendi'nin Paris'te iken yaşadığı bir olayı kendisine aktardığından bahisle: “Paris'te iken Elsine-i Şarkıye Mektebini ziyarete giderek orada Paris'te Bir Türk romanından şakirdana bazı tercümeler ettirdiğini görmüş ve bu romanın muharriri ile muarefesi olduğunu muallime söylediği zaman muallim dahi “O muharrir dahi Paris'i iyi tanıyan Türkler'den imiş” deyib de Kasap Efendi: Bilakis hudüd-ı Osmaniye'den harice çıkmamıştır” cevabını verince muallimi de taaccüb istila eylemiş”[3]

 

 

2.2. Yabancı Dile İlgi

Romanlarda Avrupa’dan İstanbul’a gelen roman kişileri bağlamında ilk örnekle Müsameretnâme’de karşılaşılır.

Bir Osmanlı Kaptanının Sergüzeşti’nde eğitim için İngiltere’ye giden Nacit Bey burada dilini geliştirmek için dersler alır. Ders aldığı İngiliz Mister Havel’in on sekiz yirmi yaşlarındaki kızı Elizabet, İngilizce, Almanca ve Fransızca’yı bildiği gibi her gün dört beş saat “tedris-i edebiyat” ile meşgul olur.[4]

 

2.3. Edebiyat ve Roman

Araba Sevdası’nda Bihruz Bey, Fransız roman ve şiirlerinden örnekler okur. Romanın olayları Bihruz Bey’in Çamlıca gezisinde gördüğü Perivaş Hanıma aşık olması etrafında gelişir.Moran, Bihruz’un aşkının kaynağının Fransız edebiyatı olduğunu, kendisinin de Fransız romanlarının kahramanlarına hayran olduğunu söyler.[5]

 

Son olarak; eserin muhteviyatı dahi başlı başına bir kaynak eser olmakla birlikte Türk edebiyatının ilk yıllarında Avrupa’ya bakışı derinlemesine incelemiş bir eser olarak istifademize sunulmuştur. Özellikle şahsımın Ahmet Midhat Efendi külliyatını okumamda büyük katkı sağlayacağını söylemem gerekir. Sayın Ahmet Koçak Bey’e emekleri adına çok teşekkür etmek isterim.



[1] S:8

[2] S:17

[3] S:30

[4] S: 163

[5] S:185


KİTABIN ADI           : TÜRK ROMANINDA AVRUPA (1872-1900)

YAZARI                     : AHMET KOÇAK

YAYINEVİ                 : KİTABEVİ/2013/772 SAYFA


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu