Mülteci - Gündoğdu Yıldırım

 

Gündoğdu Yıldırım’ın yazdığı ve Kırmızı Leylek yayınlarından yayınlanan “Mülteci” kitabını bu yazımızda inceleyeceğiz.

Mülteci, İran’da şeriat rejiminden kaçmak isteyen bir ailenin yaşamlarını ele almıştır. Mülteci’nin ana karakteri Pervane, genç bir İran güzeli kızdır. Pervane, annesi ve küçük erkek kardeşi ile hayatlarının geri dönülmez yolculuğu olan “özgürlük” yoluna çıkmışlardır. Geride karanlık bir dünya ve zulüm dolu şeriat denilen rejimi bırakıp trenle uzun bir yolculuğa adım atmışlardır. Pervane ve ailesinin nihai hedefi Kanada olmasına rağmen mecburen Türkiye’ye gelmek ve Türkiye’de bir geçiş süreci yaşamak zorunda kalmışlardır.

Pervane tren yolculuğu esnasında Türkiye’nin doğu illerini gözlemlemiş ve aslında buraların da İran kültüründen ve kalıbından çok uzak olmadığını fark etmiştir. İlk olarak Kayseri’ye gelmişler orada akrabalarının yanında kalmışlar daha sonra ise Aksaray’a gitmişlerdir. Kanada’ya başvuru sürecinin onaylanması uzun zaman alacağından dolayı Türkiye’yi ve Türk halkını detaylıca incelemiş hatta Türkçeyi dahi öğrenmişlerdir.

Yaşadıkları uzunca süre içerisinde 15 Temmuz darbe belasını da detaylıca görmüşlerdir. Nihayet Kanada’ya gidebilmek için bütün yasal süreci tamamlamışlar ve Kanada’da yeni bir hayata başlamışlardır.

***

Kitabın ana teması şeriat denilen dini bir inanışın insanlara dikte ve zorbalıkla baskı içerisinde sunulmasını kabullenemeyen on binlerce İranlı bir aileden olan Pervane’nin yaşamını konu almıştır. Evet, dini olarak insanlara Allah’ın kanunu” adı altında zulüm yapmak, namaz kılmayanlara ceza vermek, oruç tutmayanları kırbaçtan geçirmek ne kadar bir kanundur bilemiyoruz Cumhuriyet sayesinde… Ortadoğu’nun karanlık yapısından kaçan Müslümanlar –din düşmanı- Yahudilerin, Hristiyanların kucağına kendilerini atıyor olması da ayrı bir parodi olsa gerek.  Yazar Gündoğdu Yıldırım bu konuyu Pervane’ye detaylıca inceletmiş ve Pervane’nin gözlemlerini tek tek gün yüzüne çıkarmıştır.

Genel olarak kültürel, dini ve siyasi, eleştirilerle dolu olan bu eser bana Asım Güleryüz’ün "Bir Direnişçinin Cephe Notları" kitabını hatırlatmıştır. Orada da olduğu gibi bu kitapta da ortak bir nokta var; Birçok kişi ne için inandığını ve neye inandığını bilmiyor olmasıdır.

Genel olarak özetlemek gerekirse, farklı bir bakış ve reel bir inanış olan şeriatın günümüz gerçekleri ile yüzleşmesinin aktarıldığı bu kitap dogma ve kült kültürlerin eleştirisini sunmaktadır.

Eleştiri

Kitap içerisinde çok çeşitli eleştiriler yazabileceğim gibi bunu maddeler halinde belirtmek istiyorum;

Editörlük: Biraz! Gözden kaçan hataları görmek mümkün olduğu kitabın yeniden değerlendirilmesini öneriyorum.

Dizgi: Kitabın bölümler yada başlıklar halinde olmaması üzücü olmuştur. Zira “Pervane Kayseri’de” Pervane ve Sırları” gibi ara başlıklar olabilirdi. Baştan sona yazıyla soluksuz devam edebilmek kopukluklara neden olmuştur.

Bahailik: Pervane, Bahai olup Şii veya farklı bir dinden değildir. O doğrudan Bahailik dinine mensup. Bu din İslamiyet’ten farklı da olsa ortak noktaları da vardır. Ama ilginç tarafı -din içinde din- olduğunu öğrenmiş olduk. Kitapta Bahailiğe ait derin bilgiler aktarıla bilinirdi. Mesela; 200’den fazla ülkede 5 milyondan fazla insanın inandığı belirtilebilirdi.

Karakter Yapısı: Bir erkek yazar olarak bir kadın dilinden kitap yazmak doğrusu kolay değildir. “Kocamı Ben Öldürdüm” isimli kitabımda bunu bizzat tecrübe ettim ve o ruhu yansıtmayı başardım. Bu yüzden Pervane bir kadın gibi değil de bir erkek düşüncesinin eleştirel bakışını yansıtmış birçok yerde kadın düşünce yapısını aşmıştır.

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu