YABANCI - ALBERT CAMUS

 

Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Bakımevinden bir telgraf aldım: "Anneniz öldü. Cenazesi yarın kaldırılacak. Saygılar." Bundan pek bir şey anlaşılmıyor. Belki dün ölmüştür.

Her şey bu cümle ile başlıyor. Cezayir’de bir rastlantı sonucu bir Arap’ı öldüren Meursault idam cezasına çarptırılır. Kitabın konusu bu kadar…

Birkaç cümle ile anlatabildiğimiz ve iki satır bile olmayan konusu bu kadar olsa da sizde bırakacağı iz, anlatım ve olayları aktarması sayfalarca sürer. Son yıllarda okuduğum en müthiş eser diyebileceğim “Yabancı” aslında yabancı olmakla yabancılaşmak arasında sizi alıp götürecektir.

Meursault katil olduktan sonra yakalanır ve soruşturmaya tabi olur. Soruşturmayı yürüten herkesin aklındaki tek soru “Annesinin ölüm haberini aldığında ve defnettiğinde Meursault neden ağlamadı?” olur. Çünkü onların tek bir öğrenmek istediği durum vardır; Meursault cani bir katil mi? Çünkü annesinin ölümüne bile aldırmayan bir insan canidir öyle ise bir adamı öldüren de canice öldürmüştür.

Oysa hiç de öyle değil… Meursault, sadece bir izleyicidir. O hayatı izlemekten başka bir şey bilmeyen biridir. Güneşi, kumsalı, kızları, en yakın arkadaşını, ağaçları… Sadece izler. Katil olma ve idama giden süreci de izlediği gibi…

“Eh, ne yapalım, o halde öleceğim. Başkalarından daha erken ölecektim, orası aşikârdır. Ama herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez. Aslında, doğal olarak başka kadınlar ve başka erkekler yaşamaya devam edeceklerine, üstelik bu binlerce yıl böyle sürüp gideceğine göre, ha otuz yaşında ölmüşsün ha yetmiş; bir önemi olmadığını biliyorum. Uzun lafın kısası; bu, gün gibi ortada. Ha bugün olmuş ha yirmi yıl sonra, neticede ölen yine ben olacaktım. Bu noktada, akıl yürütmemde beni biraz huzursuz eden, yirmi yıl daha yaşama fikrinin kalbimi dehşetli bir hop ettirmesiydi. Ama bu hissi bastırmak için tek yapabildiğim, yirmi yıl sonra yine o gün gelip çattığında, düşüncelerimin ne olacağını hayal etmekti. Nihayetinde madem ölüyoruz, nasıl ve ne zaman olduğunun ne önemi var, orası aşikâr.” (s.102)

Bu arada Albert Camus 1957 yılında Nobel edebiyat ödülü almış ve ödülü aldıktan 3 yıl sonra trafik kazasında vefat etmiştir. Albert Camus’ye ait güzel özdeşleri de eklemek istiyorum;

-İnsan, kendi kendisinden saklamaya çalıştığı yanını sevmez. ...

-Evren insan için uyumsuzdur ve bilinemez. ...

-Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür. ...

-Mutluluk şansı olmasaydı, adaletin hali ne olurdu. ...

-Resmi tarih oldum olası büyük katillerin tarihidir.

 

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu