HAYSİYET - ECE ÜNER

 



Onu en çok 29 Mart 2009 yerel seçimlerinin sonuçlarını açıklarken "Şanlıurfa’da ceket kazanmadı” sözüyle sevdik ve tanıdık. Tam adı Özge Ece Üner haber spikeri, sunucu ve gazetecidir. Demokratik ve sosyalist kişiliği ile tam da ihtiyacımız olan ve görmeye alışık olmadığımız Türk kadını örneğidir. Haksızlığa, yolsuzluğa velhasıl içe sinmeyen her şeyin karşısında oluşu ile “Tuhaf zamanlarda cesurca yaşayan” biridir.

Elimdeki kitabı 32. Baskı olan Haysiyet kitabıdır. Okuması keyifli, kolay ve bir o kadar duygu karmaşası yaratan bir eserdir. Zira bir yerde düşünürken diğer yerde üzücü olabiliyor. Ancak sonlara doğru biraz tebessüm etmemizi sağlıyor. Ne acı ki bu, yazarın isteği doğrultunda değil maalesef yaşadığımız dünyanın ya da ülkemizin gündeminden dolayı bu şekilde olmaktadır.

Ece Üner’in kaleme aldığı eserde her ne kadar yaklaşımımız “özeleştiri” sınıfında olsa da aslında “Toplumsal eleştiri”ye de kapı aralıyor. “Uyanın” diyor… “Zor zamanlarda cesurca yaşayın ve kadını öldürenlerden hesap sormayanlardan hesap sorun” diyor “Ülkemizi emanet edeceğimiz çocuklara değil çocukları emanet edeceğimiz ülke olmaya ihtiyacımız var” diyor.

Evet 32. Baskıyı değil daha fazla baskıları hak eden nadide bir eserdi Haysiyet… Her ne kadar “pandemi” döneminin etkisinin olunduğu bir dönemde yazılmış olsa da geçmişten geleceğe bir ışık tuttuğunu da söylemeliyim bu eserin.

Yazarın ilk kitabı olsa da nice eserler yazması dileğimi de belirtmek istiyorum.

 

Kitap içeriğinden anekdotlar

 

“Önceleri çok kötümser bulduğum bu diyalog haftada en az dört olaylı boşanma haberi sunduktan sonra gerçekçi gelmeye başladı. Hatta boşanırken insanların ne kadar alçalabildiğini gördüğüm haberler sunarken düşünmeden edemedim; insan evlenebileceği değil boşanabileceği birini bulmalı.”


“Charles Bukowski'nin eski sevgilisine notu olarak bilinen bir not vardır. Notta aynen şöyle yazar:

"Biliyor musun Linda, hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ve hiç kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir. Şüphesiz şu hayatta verdiğim en doğru karar, kendini vazgeçilmez sanan bir aptaldan uzaklaşmak oldu”

“Türkiye'nin etnik, mezhepsel, kültürel mozaiği biriciktir ve kıskanılacak kadar çeşitliliği ve güzelliği içinde barındırır. Ama aynı zamanda Türkiye sadece jeolojik olarak bir deprem ülkesi değildir, aynı zamanda jeopolitik olarak da bir deprem ülkesidir. Etnik, mezhepsel onca fay hattının üzerinde durmaktadır ve yer yer suni müdahalelerle bu fay hatlarıyla oynanmaktadır.”

“BİR KADIN KATİLİNE DAHA CEZA VERİLDİ? yerine “BİR KADIN KATİLİNE DAHA ÖDÜL VERİLDİ” manşeti alıyordu.

Ve bu manşetlerle eşzamanlı olarak Türkiye’de kadın olmak zorlaşırken kadın ölmek giderek kolaylaşıyordu.”





Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu