İKİ MEVSİM BİR ÖMÜR - HAYRİYE GÖZTAŞ

 

Çakır dayısı ile beraber 1983 model Ford kamyonla hayvan tüccarlığı yapar. Çakır'ın dayısından öğreneceği çok şey vardır. O sadece dayısı değil aynı zamanda en iyi arkadaşı, yoldaşı ve örnek aldığı kişidir.

Dayısı ile gittiği bir köyde Meryem ile tanışır. İkisi de birbirine sevdalanmış aşık olmuşlardır. O gün Meryem ile çakır kiraz ağacının altında buluşmak üzere sözleşirler. Fakat acil bir durumdan dolayı dayısı Çakır'ı da alır ve köyden hızlıca çıkarlar.


Meyrem gönlünü kaptırdığı Çakır'ı hava kararıncaya kadar bekler. Saatlerce bekler ama gelmez Çakır.

Çakır'ın dayısı durumu anlar ve Çakır'a "Benim düğünü yapalım söz veriyorum Meryem’i sana ben isteyeceğim. Tekrar geleceğiz üzülme" der. Dayısı gözü gibi sevdiği kamyonunu gelin arabası yapar. Hazırlıklar başlar ve düğün kurulur. Düğün gecesi dayısı faili meçhul şekilde öldürülür.

Hayatta tutunacak dalı kalmayan Çakır umutsuzluğa ve suskunluğa kapılır.
Çakır daha önce girdiği üniversite sınavını kazandığını 
öğrenir. Ve yaşadığı travmayı atlatmak için bunun iyi bir fırsat olduğunu düşünür. Edebiyat bölümünü okur ve öğretmen olur.


Çakır Meyrem’e sözünde duramamanın acısını yaşar. Yıllar sonra döndüğünde ise Meyrem’in evlendiğini öğrenir ama ona gözükmeden tekrar kaybolur. Meyrem, Mirza ile evlenir. Fakat aralarında aşk yoktur. Mirza zamanla Meyrem’den iyice uzaklaşmış hatta şehirden bir ev tutmuş ve başka bir kadınla evlenmiştir. Meyrem ise o evde kuması ile birlikte yaşamak zorunda kalmıştır. Hayatta tek sığınağı kızları Gökçe ve Gülce kalmıştır.

Gülce ne kadar aksi ve derslere duyarsız olsa da edebiyat öğretmeni (Çakır) onun başarılı olacağına inanmıştır. Bu yüzden rehber hocasına Gülce’nin ailesi ile görüşmesini önermiş ve Gülce’nin annesi okula gelmiştir. Çakır Meyrem’i tanımış olsa da Meyrem tanımamıştır. Gülce’nin Meyrem’in kızı olduğunu anlaması ile rehber hocasına evlerine de gidelim demiştir. Nitekim gitmişlerdir. Fakat Meyrem yine tanımamış her hangi bir tanıma belirtisi göstermemiştir. Çakır evden tam çıkacağı sırada çantasından bir defter düşürmüştür. Bu defteri Meyrem yıllar sonra fark edecektir ve o defterde Çakır'ın kendisine olan aşkının şiirlerinin yazıldığını anlayacaktır.

Aslında Meyrem en başından beri tanımış fakat tanımamışlıktan gelmiştir.
Çakır öğretmenliği bırakıp İstanbul'a yerleşmiştir. Meyrem zaman içinde demans hastalığına yakalanmış hafızası iyice gitmeye başlamıştır. Gülce de evlenmiş İstanbul'a taşınmıştır. Bir şekilde yine Çakır’la karşılaşmışlar ve olan biteni konuşmuşlardır.

Gülcenin ve Çakır'ın ortak kararı ile annesini köye kiraz ağacının altına götürmesi konusunda anlaşmışlar ve o ilk günkü gibi Çakır’la Meryem orada buluşmuşlardır. 

 

***

Etkileyici ve sürükleyici bu eser okuması gayet hoş ve olağan derecede de başarılı yazılmıştır. Usta kalem Hayriye Göztaş’ın diğer eserlerini de incelemeye alacağım.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu