ANADOLU NOTLARI I-II - REŞAT NURİ GÜNTEKİN

 

Reşat Nuri Güntekin, Milli Edebiyat Döneminde önemli bir yeri olan Çalıkuşu, Yeşil Gece, Yaprak Dökümü ve Anadolu Notları gibi eserlere imza atmış Türk roman, öykü ve oyun yazarıdır. Müfettişlik görevi ile Anadolu'da gezdiği için Anadolu insanını yakından tanımıştır.

Geçmişte yaşamış insanları her ne kadar göremesek de kitaplar sayesinde okuyabiliyor ve o insanlar hakkında bilgi edinebiliyoruz. Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu gezilerinden notları da bize Cumhuriyet döneminin insanları için bir ışık olmaktadır. Nüfusun 17 milyon olduğu bir dönemde, trenin yeni yeni raylara getirildiği, sanayileşmenin hızla gelişmeye başladığı bir dönemde toplum bilgisini görebilmekteyiz. Bu notlarla bire bir görüp, gezen ve o insanların yaşam hikâyelerini konu alan eserde yeterli olmasa da anlama fırsatını bulmuş oluyoruz. Yeterli değil derken bu sadece bizim meramımız olmadığını da kitabın sonunda yazara gönderilen bir eleştiri mektubundan da anlamış oluyoruz. Mektubu gönderen kişi de en az bizim kadar merak etmiş ve mektubunda neden gezdiği yerlerin adını söylememişsin diye de dert yanmıştır. Yazar her ne kadar kendince cevap vermişse de yine de gezilen yerlerin isimleri ile belirtilmiş olsaydı belki çok daha farklı olabilirdi diye düşünmemek de elde değil.

Konu itibari ile eser 2 kitap halinde yayınlanmış bir çalışmanın tek kitap haline getirilmesi ile okuyucuya sunulmuştur. Birinci cildi 1936'da, ikinci cildi 1966'da yayınlanmıştır. Fakat her ikisi de 1930’lu yıllardaki gezi notlarından oluşmaktadır.

 

İÇERİKTEN

REŞAT NURİ GÜNTEKİN ANADOLU NOTLARI I-II




Şoför, başını çevirmeye cesaret edemeden makineyi işletti. Bir kere daha anlamış oldum ki büyük para dua ile, tatlılık ile ve merhametle, Allah’ın rızasını tahsile çalışmakla kazanılmıyor.


Makale şöyle bitiyor :


«Ey kari! İşte size Bursa mektubu ki gayet muhtasar, pek sade; âdeta ufak bir tarif-i seyahat! Lâkin bir büyük meziyeti var ki o da resimli olmasıdır. Taşradan muteber Serveti Fünun'a irsal edilen mekâtip arasında ilk defa olarak resimlisini takdime muvaffak olmakla iftihar eylerim.»

Demek ki bugün gazetelerimizin, mecmualarımızın hemen yarısını dolduran resimli röportaj tarzı  o tarihte Serveti Fünun'da başlamış ve bu itibarla bazı ulemamız gibi bana da bir tarihi vesikaya el koymak şerefi nasibolmuş.  (yaklaşık 1893yılı)


«Niye kitap okumuyorlar?»” demek «niye piyano çalmıyorlar?»” demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumağa alıştırmak, parmakları piyano çalmağa alıştırmaktan kolay değildir. Ona göre yetişmek, hazırlanmak lağzım gelirdi. Okumak, bir kitaptan alınan elemanlarla kendine bir manevi dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, tâ çocukluktan başlamış uzun itiyatlar ve egzersizler neticesidir.


Niğde ile Kayseri arasındaki yolu, Faruk Nafiz'in İstiklâl muharebesi senelerinde kona göçe üç günde aştığı o uzun mesafeyi, ben, bugün otoray denen yeni icat bir alet içinde, âdeta uçarak geçiyorum.

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu