YENİDEN BAŞLA - NERMİN SUNGUR

 


Farkındalıklı olup farkında olarak yaşamak aslında farklılık değil olması gerekendir. Bazen bu farkındalıklarımızı fark etmeden yaşadığımızda karşımıza bir ışık çıkar ve bize farkındalıklarımızı fark ettirir. Yeniden Başla kitabı işte bu ışık kümesinin ta kendisi. Birden bire ortaya çıkıp “Senin farkındalıklarını fark ettirmek istiyorum. Çünkü farklısın” diyerek girdi hayatıma.

Nermin Sungur’un kaleme aldığı, Kitap Ağacı Yayınlarından çıkan Yeniden Başla kitabı hayatınızda yeni bir kapı açacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan o kadar eminim ki “Benim hayatıma dokunmadı” diyemeyeceksiniz.

Yeniden Başla, her ne kadar görünürde kitap olsa da aslında Nermin Sungur’un sizinle açık ve net şekilde konuşmasından oluşmaktadır. Nermin Hanım karşınızda ve siz de onun bir danışanı olarak ondan aldığınız enerjiyi hissedebiliyorsunuz. Kitap sadece o bağ için bir araçtan ibaret. Her sayfasında yeni bir bilgi edinirken konuşma tadında okunması ile yolculuğunuz uzayıp gidiyor. Öyle akademik ya da kendini ağırdan satan kişisel gelişim kitapları gibi değil sizin karşınızda hatta yanınızda sizinle yolculuğa çıkan bir eser Yeniden Başla.

Ayrıca kitapta yer alan açık ve net ifadelerle, sade ve anlaşılır dil ile yazıldığı için yazarı tebrik etmek istiyorum.

Bu eserde neler var kısaca bir değinelim;

Olumlamalar, 7 çakra bölgesi ve çakraların özellikleri konusu, sekanslar, frekanslar, duaların gücü, Aura gibi ruhsal ve düşünsel her detay net şekilde okuyucuya anlatılıyor.  Dikkatli ve inanarak okuyarak ve uygulama yaparak kesinlikle –müthiş- sonuçlara ulaşacaksınız.

 

İÇERİKTEN

 *

Yaşadığımız toplum bizi birçok negatif kodlamalara itiyor. Senin nasıldı bilmiyorum ama benim çocukluğumda ailem tarafından bana sürekli “Az olsun benim olsun.” diyerek azla yetinmek öğretildi. Böylece gözüm hiç çokta olmadı. Olmadığı için de gelmedi çok uzun süre. İzlediğim Yeşilçam filmlerinin bile beni kodladığını fark ettiğimde farkında olmadan tüm toplumun bilinçaltına kıtlık bilincinin kodlandığını gözlemledim. Hatırla zenginler hep kaba, hep kibirli, hep kötü niyetli, hep entrikalar peşinde; fakirler hep mutlu, sevgi dolu ve huzurlu. Az ile yetinmesini bilenler mutlu olurdu o filmlerde. Demek ki zengin olup mutsuz olacağıma ya da çok para beni değiştireceğine ben şu hâlimle yetinmesini bileyim ama hep mutlu olayım diye bariyerlerimi yığmışım etrafıma, Ben ve benim gibi birçok insan da aynı kodlama ile sınırlarını küçültmüş, yeniye kendini açmaya korkar olmuştu. Neyse ki farkındalığı artan insan sayısı günden güne o kadar artıyor ki yavaş yavaş bariyerler kalkmaya başlıyor. Paraya bakış açısı değişiyor, yeniliklere ya da fırsatlara korku ile değil umut ile bakmayı öğrenir hâle geliyoruz. 

 *

Önce kendine değer ver, laf olsun diye değil, gerçekten kendine değer ver. İsteklerini önemse, kendini erteleme! Sen sana değer vermezsen başkaları niye değer versin? Kendini kolay gözden çıkartırsan en kolay gözden çıkartılan olursun. 

 

 *

(Hatice’nin mektubundan)

“Vücuduma stresimin, kaygılarımın, kendimle ve çevreyle baş etmeye çalışmalarımın nasıl etkisi olabileceğinden bihaberdim. Kendimle ilgili cümleler kurmanın, “ben” diyebilmenin ayıpmış, suçmuş gibi geldiği ve öyle de hissettirildiği günlerden geçiyordum ki çok da zaman geçmeden vücudumun en görünür yerinde, yüzümde patlayıverdi. Sanki benim söyleyemediklerim yaralarla gösterdi kendilerini. Ben çaresizce her yolu denerken bir şeyi atlıyordum: Doktorların  stres, hormon bozukluğu, sıkıntı deyiverdiği şey vücudumun ben de buradayım deme şekliydi. “

 

 

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Close Menu