Yine harika bir eser tanıtımı ile geldim. Sayfamızı
inceleyen birçok kitap dostu bilir ki kolay kolay kitap beğenmem ve
beğenmediğim kitabı söylemem ama beğendiğimi de herkes duysun isteyecek kadar
dillendiririm. İşte bu eser de herkesin duymasını istediğim o nadirat
eserlerden birisi; Bey Mahallesine Veda…
Mehmet Konuk’un kaleme aldığı tarihi roman Bey Mahallesine
Veda kitabını da okumuş bulunmaktayım. Eser 15 ayrı bölümden ve 262 Sayfadan oluşmaktadır. Kitap Ağacı Yayınlarından çıkan
eser Gaziantep’in 1920 kurtuluş mücadelesi yıllarını 1970’li yıllardan
anlatarak aktarmaktadır. Gaziantep eşraflarından ve esnaflarından olan Bezciyan
ailesi 1920 yılında Ermenilerin başkaldırısı ve Fransızlara güvenerek Anteplilere
saldırması sonucu İstanbul’a göç etmişlerdir. Baba Hagop olaylardan sonra
Bezcioğlu soyadını alan ve tekstil işi ile uğraşan bir fabrikatördür. Enişteleri
olan Nazarat’ın da ortaklığı bulunan fabrika birçok gariban ve fakire umut
kapısı olarak çalışırken Nazarat’ın bütün hesapları ele geçirip yurtdışına
kaçmasıyla birden bire her şey tersine döner.
İflasın eşiğine gelen fabrika için baba Hagop çocukları Ador
ve Krikor’u yanına çağırır ve onlara kendi babasının Suriye’ye kaçmadan önce
sakladığı altınların yerini söyler.
Ador zeki ve uyanık bir adamdır. Yanına yeğeni Aren’i alarak
10 yaşına kadar yaşadığı Antep’in Bey Mahallesine gider. Dedesi 1920 yılında
Suriye’ye giderken altınlarını evlerinin içinde yer alan kuyunun içine
saklamıştır. Ador Belkıs Otelinde bir müddet yeğeni ile birlikte kalır. Bu
zaman zarfı içinde eski oturduğu mahalleye gelir. Babasının da tarif ettiği
üzere evlerini bulur. Fakat evleri zaman içinde başkaları tarafından alınmış ve
depo olarak kullanılmaktadır.
Mahallede emlakçılık yapan Süleyman’a durumu belli etmeden
ev kiralamak istediğini söyler. Süleyman da bir zamanlar Ador’un yaşadığı evin
arkasındaki evin boş olduğunu söyler. Bu, Ador için kaçırılmayacak bir
fırsattır ve evi tutar. Zaman içerisinde eve de yakın olan Otantik kitap kafe
isimli sahafla arkadaş olur. Niyetini, amacını ve kimliğini belli etmeden
Otantik kafede çalışan Memik ve kafe sahibi Ahmet Hoca’nın da desteği ile kısa
sürede sevilen sayılan biri haline gelir.
Evet, Ador altınları bulacak mı, ne türlü olaylar yaşayacak
ve İstanbul’a gidebilecek mi? Hepsi romanın içerisinde yer alan sürükleyici ve
gayet başarılı bir anlatımla ilmek ilmek işlenmiş değerli bir çalışma olan Bey
Mahallesine Veda sizi hem Antep’in geçmişine götürecek hem de Ermeni olayları
hakkında net bilgi sahibi yapacak bir eserdir.
İçerikten:
Çok okumuşlara has
bir nitelik olan muhakeme yeteneği çok gelişmişti
Evet, Ador gerçek kimliğini ve gerçek
niyetini gizliyordu ama kötü bir düşüncesi de yoktu ve kimsenin malına da el
uzatmıyordu. Kendi malları olan altınları alıp zor durumda olan ailesini
kurtarmak istiyordu ve buna mecburdu. Rahat koltuğunu bırakıp buraya gelmiş,
içi küf ve rutubet kokan, haşere kaynayan bir kuyuya inmişti. Eğer bu meselenin
mahiyetini Ahmet Hoca tam manasıyla işitse o da muhakkak kendine hak verirdi.
Ador içinden böyle düşünüp kendi kendisine teselli veriyordu.
( Bu satırdan önce Ador, Memik’ten kuyucu bulması için
yardım ister. Fakat Süleyman’ın duymaması için de sıkı sıkı tembih eder. Ben
nasıl bir bahane uyduracak ki kendini açığa çıkarmasın diye düşünürken Ador,
Süleyman’ın ne amaçla duymamasını mükemmel şekilde bahane bulur ve bu sözleri
söyler) “ Bu Simsar Süleyman yaman adam, kuyu için kirayı filan artırmasın.”
ARKA
KAPAK:
“Aile definesini bulmak için elli yıl evvel bir çocukken
ayrıldığı Antep şehrine gelen Ador’u zorlu ve bir o kadar da ilginç olaylar
bekliyordu.
Ador’un hala rüyalarına giren bu gizemli şehir, onları bir
iflasın içinden çekip çıkarırken Ador’un da yıllardır cevaplayamadığı birçok
olaya ışık tutar.
Osmanlının Ermeni halka uyguladığı Tehcir hala bir
muammadır, kim haklıdır? kim haksızdır?.
Kim zalimdir? Kim mazlum dur?.
Her yıl bu olay özellikle Türkiye ve İslam düşmanları
tarafından her yıl 24 Nisan günü dünya Kamuoyuna “Ermeni soykırımı” diye
ısıtılıp servis edilmektedir.
İşte bu soruların cevabı, örümcek ağları ve haşerelerle dolu
havasız ve dar bir kuyunun Livasların da gizlidir.
Kuyudan altınlarla beraber çıkan dede İzak’ın hatıra defteri
kimin Zalim, kimin mazlum olduğunu gözler önüne serip Tarihe bir ışık
tutacaktır”.
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?