İpek Özmen’in kaleme aldığı Kafesten Çık isimli eserini inceleyeceğiz.
Kafesten Çık 96 sayfa olup
Kitap Ağacı Yayınlarından çıkmıştır.
Kapaktaki mavi tonun özgürlüğün temsili olarak vurgulandığı eser bireylerin
içsel dünyalarını keşfetmeleri ve kendi değerlerinin farkına varmaları üzerine
odaklanmaktadır.
Yazar İpek Özmen, insanların
kafeste tutsak olduklarını düşündüğü ruhlarıyla yüzleşmelerini ve bu
tutsaklıktan kurtulmalarını teşvik etmektedir. Bu sayede özgürlüğün içsel dünyadan
dış dünyaya doğru ilerlemesi gerektiğini betimler.
Gerçekten de öyle değil mi?
Hepimiz içimizde saklı içimizde hapisiz… Hapis derken aslında yazarın da
vurguladığı gibi gerçekleri görebilmekle düşünmek aynı değildir. Kitap,
mutluluğun küçük davranışlarda bulunabileceğini, bireylerin kendilerini
sorgulamalarını ve genç neslin davranışlarının aslında önceki nesillerin
eserleri olduğunu vurgulamaktadır. Aynı konu aslında daha önce yayınladığımız
Aile Terapisi Eğitiminde de geçmektedir. Bu da şu demektir; Biz atalarımızın
hatalarını yaşıyoruz… Genç nesiller de belki de bizlerin ya da bizden öncekilerin
davranışlarını devam ettiriyorlardır. Bu noktada bir kırılma oluşturabilmek
önemlidir; ya onların cezasını çekeceğiz ya da onların hatasından kurtulacağız…
Belki de o zaman özgür olacağız! Devam edelim;
Yazarın özgürlük bakışı, kafes
metaforu ile ifade edilen sınırlamalarından kurtulması gerektiğini vurgular.
Kafesinden çıkmanın, kişinin hedeflerine, verdiği sözlere ve topluma karşı
sorumluluklarına ulaşması için gerekli olduğunu belirtir. Ayrıca, hayatın
zorlukları ve sıkıntıları
karşısında sabretmeyi ve tevekkülü öğrenmenin önemine değinir. Yazar, insanın
zamanla edindiği tecrübelerle kendine güvenen bir birey haline geleceğini ve bu
süreçte mutluluğu küçük şeylerde bulabileceğini ifade eder. Burada şunu belirtmenin önemli
olacağını düşünüyorum; Hayatın zorluklarına karşı tevekkül aslında teslimiyet
değil midir? Oysa teslim olarak ya da kendi kafesimizden çıkıp tevekkül
kafesine girerek özgür olabilir miyiz? Galiba evet demeliyiz. Çünkü özgürlük
ifadesi sınırsızlık anlamına gelmiyorsa (ki imkânsız) o halde kendi
kafesimizden çıkmak için belki de sığınacak bir kafese ihtiyacımız olacaktır.
Özgürlük ve tutsaklık iki zıt
kavram olsa da yazar burada bunu açıkça ifade etmekte ve aslında özgürlüğün
insanın tutsaklığından kurtulmasına bağlamaktadır. Bununla ilgili kitapta geçen
ifadelere de yer verelim;
Bedenler tutsak olsa da
düşünceler hep özgürdür.
Geçmişten ders al, geleceğe
umutla bak ama bugünü yaşa! Yaşam yaşadığın andır.
İhmal edilen her şey ölür; ertelenen şey seni
de erteler
Sonuç:
Sonuç olarak insanın kendi
yarattığı kafesten kurtulmanın önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca konular belki de
ilerleyen kitaplarda farklı bir boyuta evrilerek kafes dışında yazarın
anlatıları yaşam koçluğuna da dönebilir. Yazardan bunu beklemek gayet yerinde
gözüküyor. Son olarak konuların içerikleri hakkında derinsel betimlemeler
psikolojik betimlemeye nazaran daha dolu olması birçok öğretiyi de değerli
kıldığını söylemeliyim.
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?