ESRAR-I
CİNAYAT
Esrâr- ı cinayat (Esrarlı cinayetler) isimli eser ilk kez 1883
yılında gazetede yazılmış ve 1884 yılında tefrika ile basımı gerçekleşmiş olan
ilk Türk polisiye edebiyatıdır. Türk edebiyatının hem öncülerinden hem de
kişiliği gereği hemen hemen her tür edebiyat çalışmaları bulunan Ahmet Midhat
Efendi bu eserinde de Türk edebiyatına büyük katkı sağlamıştır. Polisiye
roman severlerin "Türk edebiyatında türünün ilk eseri" olan bu kitabı
kesinlikle okumaları gerekir.
Esrar-ı Cinayat son günlerde!! Okuduğum en sürükleyici ve harika
olan bir eser olduğunu söylemeliyim. Eser, suyun içerisinde yüksekçe bir
kayalık olan ve adına Öreke Taşı denilen yerde bulunan 3 ceset ile başlıyor.
Dönemin soruşturma memurlarından olan gözü pek Osman Sabri Efendi ve yardımcısı
Hafiye Necmi cinayeti araştırmak için bölgeye gidiyor. Osman Sabri çok zeki ve
dikkatli bir adamdır ama olay yerinde bir Müslüman kız ile iki Maltalı adamın
cesetlerine hiçbir mantık yürütemiyor. Osman Sabri’nin elinde tek bir tane
ipucu bulunmaktadır o da öldürülen kızın üzerindeki fistandır. Osman Sabri ve
kılık değiştirme ustası Hafiye Necmi o fistan üzerinden olayı araştırmaya
başlıyorlar.
Olaylar git gide derinleştikçe ortaya yeni zanlılar çıkmaya
başlıyor. Bunlardan en önemlisi her taşın altından çıkan Hediye Hanım, ortalığı
karıştırıp daha sonradan öldürülen Halil Suri ve güzelliği ile arada kalan bir
masum kız Peri’dir.
Öreke Taşı cinayetinin üzerinden 1 ay geçmişti ki Halil Suri’nin
de öldürüldüğü öğrenilmiştir ve bu olaya da Osman Sabri dahil olmuştur. Bu
cinayetlerin arkasında kimin yada kimlerin olduğunu bulmaya çalışırken Beyoğlu
mutasarrıfı Mecdettin Bey tarafından Osman Sabri tutuklatılır ve hapse atılır.
Mecdettin Bey’in korkusu işin ucunda olan sevgilisi Hediye Hanım’ın olaya dahil
edilmesidir. Bunu da ancak Osman Sabri’yi hapise atarak kurtaracağına inanır. (Bazı
rivayetlere göre Mecdettin Paşa’nın o dönemde yaşamış ve yaptığı haksız adam
kayırmalar neticesinde hedef gösterilmiş olduğudur. Kitapta da yer aldığı gibi
o kişi de yurtdışına kaçmıştır)
Nitekim hiçbir cinayet gizli kalmaz denildiği üzere bu cinayetler de
ve arkasında dönen dolaplar da Kalpazan Mustafa tarafından ortaya dökülmüş ve
tam İstanbul’a teslim olmaya geldiği sırada feci bir ölümle son bulmuştur.
NELER ÖĞRENDİK?
Bundan ta 1884 yılına gittiğimizde Osmanlının polis teşkilatının
nasıl çalıştığını görmüş olduk.
O dönemde de ölüm nedeni araştırmaları için adli tıp olduğunu ve
cesetlere otopsi uygulandığını öğrenmiş olduk.
Ahmet Midhat Efendi bu eserinde de her eserinde olduğu gibi o
dönemin eksik ve hatalı olduğunu düşündüğü adalet ve mahkeme süreçlerinin nasıl
daha iyi olması gerektiğini de kamuoyuna sunmuştur.
Ve son olarak Ceviz ağaçlarından düşen, bir yerleri kırılan ve
hatta ölen insanların bugünde sıkça olduğunu bildiğimizden aslında hep bu
şekilde olduğunu da görmüş olduk. Demek oluyor ki ceviz ağaçları insanın ya
dostu değil yada ilginç bir özellikleri olsa gerek.
KÜÇÜK BİR HATA
KALPAZAN MUSTAFA başlığı iki yerde başlık olarak kullanılmış. 105
ve 159. Sayfalarda bu şekilde yer almaktadır.
KİTABIN ADI : ESRAR-I CİNAYAT
YAZARI : AHMET MİDHAT EFENDİ
SADELEŞTİREN : OSMAN SEVİM
YAYINEVİ : BİLGE KÜLTÜR SANAT/3. BASIM 2020/ 304 SAYFA
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?