GÖLGE KRALLIĞI
Fantastik ve macera roman türünde kaleme alınan Gölge Krallığı
Vildan Çelik'in yazdığı sürükleyici bir eserdir. Sürükleyici olarak itham
etmemin nedeni elbette başarılı anlatımı, olayları tasvir yeteneği ve en
önemlisi de sahneleme ve olay örgüsünün net olmasından dolayıdır. Gölge
Krallığı birçok macera roman türünden daha hareketli bir anlatıma ve yine
birçok fantastik eserlere göre ciddi bir kurgu çalışmasına sahiptir.
Eser içeriği sizi bir harita ile karşılıyor. Kitabı okumaya
başlamadan önce bu haritayı incelemeniz olayların gerçekleştiği coğrafyayı
tanımanıza imkânsağlayacaktır. Bu sayede Gölge Krallığının ve diğer ülkelerin
konumunu zihninizde canlandırmanıza yardımcı olacaktır.
Kitabın içerik ve anlatım bakımından büyük bir emek ve ciddi bir
çalışma sonucu ortaya çıktığını daha kitaba başlamadan anlayabiliyorsunuz.
Yayınevinin de aynı ciddiyet ve kaliteli baskısı ile yazarı desteklediği göz
önündedir. Yalnız itiraf etmem gerekiyor ki; editör çalışması sık hatalardan
dolayı göz ardı edilmiş gibi gözüküyor. Yazar hata yapabilir, editör de
yapabilir. En büyük yayınevlerinin ciddi editörlerle çalıştığını ve o editörlerin
de gözünden birşeyler kaçtığını çok defa görmüşümdür. Bunlar doğaldır. Bir iki
harfi abartacak, editörü küçümseyecek zihniyetlerin olduğunun farkındayım. Bu
tür ithamlara çok defa rastladım. Mesela zat, hayatında üç beş kitap okumuş,
heveslenip kitap yazmış ve yazdığı kitabın içeriğinin facia olduğunu dahi
bilmemesine rağmen birkaç harf hatasından dolayı editörlere olmadık laflar
sayanları dahi gördüm. Fakat ben bu bilincin çok iyi farkında olan birisi
olarak öyle bir iki harfin peşinden koşacak değilim. Ciddi hataların olduğunu
da ima etmiyorum fakat bir kaç kopuk kelimeler, anlam bütünlüğünü bozan ikincil
anlam kelimeler ve -yazarın dikkatinden kaçmış olsa bile- editörün uyarması
gereken sorunlar olduğunu da söylemeliyim.
400 sayfalık fantastik bir eserin konu bütünlüğünün sağlanması
elbette kolay değildir fakat Gölge Krallığı baştan sona olay örgüsünden
karakterlere kadar bir bağlam ve bütünlük halindedir.
Gölge krallığı sadece insanlarla gölgelerin geçmişten gelen bir
savaşını değil aynı zamanda akıl ile vicdanın, iyi ile kötünün de savaşını
anlatmaktadır. Toplam 20 bölümden oluşan eserin ana temasının “Mutlak iyilik,
mutlak kötülük yoktur” olduğunu söyleyebiliriz. Bu da şu demek oluyor; Birileri
için kötü olan bir başkası için iyi olabilir… Zira eserin sonunda yer alan Stephan’ın sözleri bu konuda en önemli ifade diyebilirim:
“Gölge kral olduğunu duyduğumda
ben bile nefretime hâkim olamadım. Seni tanımayan ve gerçekte olanları bilmeyen
bu insanları nasıl durdurmayı düşünüyorsun? Onların fikirlerini nasıl
değiştirmeyi düşünüyorsun? Sana mı inanacaklar, yoksa yüzyıldır inandıkları,
dedelerinden babalarından öğrendikleri şeylere mi? Elbette sana inanmayacaklar
hatta seni dinlemeyecekler. Onlar kutsal bir savaş uğruna yola çıkmış, kutsal
olarak inandıkları şey kötülüğü yok etmek. Onlar için kötülüğün kaynağı sensin
Solomon, anlıyor musun? Kötü olan ve kötülüğü güçlendirecek olan sensin.”
İçerikten
“Gurur, bir insanın korkusunu gölgeleyemez ancak kendisini
kandırmasına sebep olur. “
“İyi ya da kötü olmak insanın kendi elindedir. Bu soydan alakasız
bir seçimdir. “
Arka
Kapak
İnsanların Gölgelerden nefret etmelerinin en büyük sebebi
kendilerinden akıl almaz derecede güçlü olmalarıydı. Oysa Gölgeler insanlara
yardım için gönderilmiş iradesiz varlıklardı. Kötülük, iyilik, ihanet, kin,
nefret gibi duyguları taşımaz, bağlı bulundukları Gölge krala itaat eder, o ne
isterse onu yapardı. “Gölgeler” demek güç demekti. Yeryüzünde bağlı oldukları
tek irade, yüzyıllar önce insanlığı iyiliğe çağırmak için gönderilen elçi ve
onun geride bıraktığı safkan soyuydu.
Gölgeler çok eski zamanlarda yeryüzünde kendi hallerinde yaşardı.
Var oldukları insanlar tarafından bilinmezdi. Zaman geçtikçe insanlar öylesine
doğruluktan sapmış ve O kadar kötüleşmişti ki kâinatın sahibi onlara uyarıda
bulunması için bir elçi gönderdi. Yeryüzünde itaat ettikleri ilk elçinin adı,
Solomon'du. Ve Solomon'a yardım etmesi için Gölgeleri görevlendirdi. O günden
sonra “gölgeler” ve insanlar arasındaki yaşam ve bitmek bilmeyen savaş
başladı.
Aksakallı, Albus, İllias, Farel, Leo, Trio, Hazel, Semi,
Alexander, George, Hector, Kırmızı, Tursol ve daha nice iyi insan kötülüğe
karşı açtıkları bu savaşta galip geleceklerine inanıyorlardı. Kötülük
durdurulmazsa iyilik ve iyiliğe dair her şey yok olacaktı!
YAZARI : VİLDAN ÇELİK
YAYINEVİ : PLATFORM KÜLTÜR SANAT/2021/401 SAYFA
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?