George
Orwell’ın “Yoksullar Nasıl Ölür?” isimli eseri incecik bir kitap, 64 sayfa. (Kısaltılmış ve sadeleştirilmiş olarak 64
sayfa. Orijinalde 154 sayfadır ve kitap adı Yoksulların ölümü'dür.) Bu kitabı okuyunca aklıma dünyanın en kısa
öyküsü gelmişti “Satılık bebek ayakkabıları.
Hiç kullanılmadı” İşte bu denli kısa ve bu denli derindi.
1929
Mart ayında hastaneye yatmak zorunda kalan yazarın o dönemin sağlık koşullarını
ve hastaların durumunu gözlemlediği bu eserde orta Avrupa çağının ne kadar
içler acısı olduğunu da “Gerçekleri
görmeyecek kadar uygarlaştık” sözleri ile gözler önüne seriyor.
Elbette
derin bir analize girecek olursak aklımıza hemen Doktor Tarık Nusret’in gelmesi
kaçınılmaz olacaktır; Çanakkale savaşında morfin bulunamıyor savaşın en
şiddetli zamanında sürekli parçalanan askerler getiriliyor ama o morfini mümkün
olduğunca ihtiyatlı kullanmaya çalışıyordu. İşte tam o sırada bir yaralı asker
daha getirilmiş ve asker “Baba beni kurtar” diye yalvarıyordu. Doktor Nusret
bir morfine bir yaralı askere bakmış ve gözyaşları içinde askeri morfin
kullanılmayacak derecede kötü olanların çadırına göndertmişti. O asker Doktor
Tarık Nusret’in oğluydu…
Şimdi
şanlı tarihimize bakıp bir de George Orwell’in bu kitabını okuyup “Avrupa
Medeniyeti”nden söz edilebilir mi? Elbette hayır… Yoksulların ıstırap içinde
Paris gibi bir yerde pislik ve hastalıklar içinde ölmeleri ancak Orwell’ın
gerçekleri gün yüzüne çıkaran cesareti ile okunabilirdi.
0 Yorumlar
BU KONU HAKKINDA FİKİRLERİNİ YAZMAK İSTER MİSİN?